Ezilen çimenler…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan ruhu, dört mevsim gibi! Kimi zaman güneşli, kimi zaman yağmurlu…

Bazen günün içine çok şey sığdırmak istiyorsun, bazen de “Kim için, ne için?” diye soruyorsun…

Bazen birkaç yazı yazasın geliyor, bazen de elin klavyeye gitmiyor.

Ömür dediğin gelip geçiyor…

Ruh hali…

Ruh, Arapçadan dilimize geçmiş bir kelime. Ervah, çoğul hali… Şiir ve şarkı sözlerinde geçer… ‘Ervah-ı ezel’, her şeyden önce veya ruhlar yaratılmadan önce demektir.

İnsanın çok eski inançlardan bu yana maddi ve manevi olarak ikiye ayrıldığı inancı vardır. Vücut ölse bile ruhun ölmediğine inanılır.

Neyse, ruhlar âlemine girersek işin içinden çıkamayız çünkü bu kuyudan bin yıllardır çıkamamış insanlık…

Biliyorsunuz, bu ülkede kalem oynatan yazar-çizerlerin konu sıkıntısı çekmeyeceğini arada sırada yazarım. Ben de kendimi bu gruptan sayarsam yazı konusu bulmakta sıkıntı çekmediğimi söyleyebilirim. Takipçilerim bilir; haftada 4-5 gün okuyucularımla birlikte olmaya çalışıyorum ama bazen içimden yazmak gelmiyor. Böyle olunca Facebook’taki anılar bölümünde kalan eski yazılarıma sarılıyorum. Anılarda kalan yazıların özellikle yerel ve güncelliği devam eden konularla ilgili olanlarını seçiyorum. Bazen de eski yazı seçimini gazetemizin editörüne bırakıyorum.

**

Bir süredir TV’lerdeki haber programlarını da izlemiyorum. Çok özel bir olay yoksa ilk üç dört haber zaten belli: O şunu dedi, bu şunu! Konuşanlar malum… Hatta canlı açıklamalar…

Tartışma programlarını izlemeyi zaten bıraktım. Aynı, ‘her şeyden anlayan’ kadrolu tartışmacılar…

Yeni yıla girdik ama tartışmalar eski yıldan: Başörtüsü, Ayasofya, darbe…

Başka ülkelerde sıradan karşılanan üç beş cümle, bizde memleketin en önemli konusu haline gelebiliyor ve insanlar bunları köpürte köpürte günlerce devam ettirmeye bayılıyorlar… Abartısız 20 ana kanal var ama hemen hepsi aynı…

Bari film izleyeyim dedim ve televizyonuma Telekom’un Tivibu paketini aldım. Geniş bir film koleksiyonu var. Paket içindeki filmleri istediğin zaman diliminde izleyebiliyorsun ve internetin de aynı paket içinde.

Orada bile çok sayıda kanal var ama ‘farklı’ kanallara ‘izin’ yok…

Benim için sorun yok, ben zaten bilgi ve haber akışını internet üstünden yayın yapan kanallardan alıyorum…

Ali Asker’in bir şarkısı var:

“Duru düşlediğin gökyüzünü / Kara kara bulutlar nakışlıyorsa

Umutların kuşatılmasın / Acılarımın gözbebeği

Bak bahar nasıl da hoyrat / Dağlar nasıl da açmış kollarını

Görkemli bir ana kucağı gibi / Kasırgalı vuruşlara hazır

Nasıl da yükseliyor gökyüzüne / Davran hele davran hele

Acılarımın gözbebeği / Senin sesin yenilgi tanımaz

Bu abluka dağılacak”

**

Bu yazıda ‘darbe’ tartışmalarına değinecektim ama sonucu yazayım:

Dünyadaki bütün darbelerden emekçiler ve barışseverler zarar görmüştür. Darbeleri hep patronlar, savaş taraftarları yani en üsttekiler tasarlamış ve harekete geçmiştir.

Yaninin yanisi, ervah-ı ezelden bu yana çimenler hep ezilmiştir.

 

Ezilen çimenler…