Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün 23 Nisan 2020. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 100. yıldönümü. Başka bir deyişle Mustafa Kemal Atatürk’ün egemenliği saraydan, tek adam olan padişahtan alıp milletin temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dediği gün. Türk milletinin bu özel gününü yürekten kutluyor, kurtuluştan kuruluşa kadar beraber hareket ettiği yurtsever arkadaşları ile birlikte Mustafa Kemal’e sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Kolay değildi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının işi. Nutuk’un başında belirttiği gibi “1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı orduları yenilmiş, şartları çok ağır bir ateş kes anlaşması imzalanmış, ordunun silahları elinden alınmış, millet yorgun ve fakır. Ülkeyi savaşa sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturanlar, kendilerini ve tahtlarını kurtarmak için düşmanla işbirliği içindeler, Damat Ferit Paşa başkanlığındaki hükümet, korkak ve basiretsiz davranmakta. Ateşkes anlaşmasını hiçe sayan İtilaf Devletleri’nin donanması ve askerleri, İstanbul’u işgal etmişler. Fransızlar Adana ilimize, İngilizler Urfa, Maraş, Gaziantep illerimize, Yunanlılar da İzmir’e çıkmışlardı.”

İşte bu koşullarda kendisi gibi yürekli, vatansever bir avuç arkadaşıyla çıkmıştı Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a. Mustafa Kemal; o günlerde çözüm olarak ortaya atılan “Amerikan mandasını kabul etmek, İngilizlerin sömürgesi olmak veya Anadolu’daki topluluklar kendi başının çaresine baksın” gibi düşüncelerin hiçbirisini kabul etmiyor, “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Bunu yine milletin istek ve kararı kurtaracaktır. Ya istiklal ya ölüm!” diyerek tam bağımsızlığı savunuyordu.

Gerisini ana hatları ile hepimiz biliyoruz. Önce milletin temsilcileri ile Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerini topladı. O toplantılarda alınan kararlar doğrultusunda Ankara’da 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu. Mecliste alınan bir kararla başkomutanlık görevini üstlendi. Ülkemizi işgal eden Yunanlıları İzmir’de denize döktükten sonra sırasıyla tüm işgalcileri yurttan kovarak bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.

Mecliste alınan kararlarla kendi can ve tahtlarını korumak için düşmanla işbirliği yapmaktan çekinmeyen saltanat ve hilafet kurumlarını kaldırdı. Ekonomik, kültürel ve siyasal bağımsızlık sağlanmadan tam bağımsızlığın sürdürülemeyeceğini iyi bilen Mustafa Kemal; çağdaş, saygın bir devlet oluşturmak için durmak bilmiyordu. Yeni bir medeni kanun hazırlatarak kadın-erkek eşitliğini, kadınların seçme ve seçilme hakkını, mirastan erkeklerle eşit pay almalarını sağladı.

Kültür birikimlerimizi korumak ve geliştirmek için Türk Tarih Kurumu’nu, Türk Dil Kurumu’nu, Ankara Hukuk Fakültesi’ni, Dil-Tarih Fakültesi’ni, Halkevleri’ni kurup hizmete açtı. Ekonomik gelişmenin sağlanması için Sümerbank, Merinos Dokuma Fabrikası, Etibank, İş Bankası, Merkez Bankası’nı kurdu. Ulaşımda başarılı olmak için demir yolları, denizyolları ve limanların kurulmasına öncelik verdi. Haberleşme özgürlüğünü sağlamak ve tarafsız yayıncılık yapması için Anadolu Ajansı’nı kurdu. Köylüyü desteklemek ve üretimi sağlamak için örnek çiftlikler kurdu. “Köylü, milletin efendisidir” diyerek köylüleri her yönden destekledi. Eğitim alanında eşitliği sağlamak, çağdaş-bilimsel eğitimi yaygınlaştırmak için öğretmen yetiştiren kurumlar, yeni okullar açtı.

Atamızın ülkesi için yaptıklarını anlatmak bu köşede yazmakla bitmez. O; ülkesini çok seven, ülkesi için canını feda etmekten sakınmayan, 57 yıllık yaşamının çoğunu ülkesinin kurtuluşuna ve gelişmesine harcayan bir büyük yurtseverdi. Ölümünde sonra atamızın devrimlerine ve eserlerine sahip çıkıp sürdürebilseydik bugün dünyanın en gelişmiş ve saygın ülkelerinden biri olurduk diye düşünüyorum.

Atatürk, en güçlü olduğu dönemde kendisine sunulan padişahlık, halifelik teklifleri elinin tersi ile itmiş bir liderdir. Çünkü millete, onun temsilcilerinden olan TBMM’ye çok önem veriyordu. Yunanlıların Polatlı’ya kadar yaklaştığı, top seslerinin Ankara’dan duyulduğu dönemde dahi meclisi açık tuttu, gitti onlara hesap verdi. Meclisi milletin iradesi olarak görüyor, ona inanıyordu.

Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizin bir an önce bu başkanlık sisteminden vazgeçerek yeniden demokratik parlamenter sisteme dönmesini, meclisimizin eski etkinlik ve saygınlığını yeniden kavuşmasını diliyor, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyorum.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir