Cumhuriyet ve tarım

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

23 Ekim Çarşamba akşamı İzmir Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde ‘Cumhuriyet, Tarım ve Devrim’ konulu etkinliğe katıldım. Her ay CHP Konak İlçe Başkanlığı, farklı konu ile bizi aydınlatmak için seferber olmuş durumda. Kapıda kadın kollarından görevli hanımlardan ziyade benim dikkatimi çeken gençlik kolları başkanı genç kızımız oldu. İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu’nun gençlerin azmini ve çalışmalarını takdir etmesi de ayrıca önemli… Gençler, 96. yılında Atatürk’ün istediği şekilde Cumhuriyet’e sahip çıkmış olduklarını ispat etmiş oldular. Konuşmacılar arasında Tülin Akın’a hayran kaldım. Tarım adına inanılmaz başarılara imza atmış olmasının yanında partiler üstü bir hanım konuşması boyunca “İdeolojileri işin içine karıştırmadan ülkeye nasıl hizmet edebilirim?” sorusunun cevabını verdi diyebilirim. Sözlerinin sonunda, “Bir gün gözlerimizi kapatıp öldüğümüzde vazifemi yaptım diyebilmek çok önemli” sözü karşısında çok duygulandım. Bu kadar candan bir konuşma beklemiyordum. Birçok partinin düzenlediği gecelere gitmişliğim var. Her partinin kadın kollarıyla zaman içinde dostluklar kurdum. Benim için asıl önemli olan, samimiyet ve gayret… Tülin Hanım’ın particilik yapmaması birilerinin adamı değil, vatanın hizmetkarı olduğunun tesciliydi.

Ü: Tülin Akın, sahneye çıktığınızda doğallığınız ve herkesi kucaklayıcı konuşmanızı takdir ettim. 2004 yılında 22 yaşından bu yana tarım için inanılmaz mücadeleler vermişsiniz. Sizi bu serüvene itekleyen, motive eden asıl neden nedir?

T: Tarım sektöründeki sorunların ne olduğunu öğrencilik zamanlarımda tespit etmiştim ve kendimce bir çözüm düşüncem vardı, “çiftçiye her şeyi dijital ortamda aktarmak tarım ve teknoloji kullanımını arttırmak” ama asıl harekete geçiren bulduğum çözüme çok güvenmem ve bu çözümle uyuyamamam eğer yapmazsam geleceğin kötülüklerinin sorumlularından biri olacağımı düşüncesi. Düşünün, yaşlanmışım, dünya tarımda gıda da çok kötü bir yere gelmiş ve bir şey yapacak zamanın kalmamış. O an “Keşke aklıma geleni yapsaydım belki de böyle bir durum olmazdı” diye düşünürsem diye düşündüğümde çok korktum.

Tarımsal Pazarlama ve TABİT kurucusu ve de aynı zamanda sosyal girişimcisiniz. Yurt içinden ve yurt dışından pek çok ödülünüz var. Kendim almış gibi çok sevindim. TABİT’in açılımını bilmeyenlerimiz için açıklar mısınız?

TABİT’i ilk olarak Tarımsal Bilişim ve İletişim Teknolojileri’nin kısaltması olarak düşünmüştük ancak daha sonra çok parlak bir yıldızın adı olduğunu öğrendik ve çalışmalarımızın markası yapmaya karar verdik. TABİT, Akıllı Tarım Teknolojileri Sosyal Girişimimizin adıdır. Tarımsal Pazarlama ise ilk projemizin ismi, çiftçinin ürününü aracısız satabileceği tarimsalpazarlama.com’dur.

Ödüller, onur verici şeyler ve her seferinde daha iyisini yapmalısın sorumluluğunun adımı ve zaten herkesin onun için siz de kendiniz almış gibi sevinmişsiniz…

Tarımın dijitalleşme sürecinde çiftçilerimizi bilgilendirmek için neler yaptınız?

Tarımda pazarlama sorunu için ücretsiz ve aracısız ürün satışı yapılabilecek tarimsalpazarlama.com’u kurdum. Tarımda Haber, Hal-Borsa, Teknolojik Gelişimler, Devlet Destekleri Takibi için de tarim.com.tr’yi. Tüm bunları internete erişemeyenler için hem bilgi sağlayan hem de çiftçilerin ürünlerini mesaj göndererek satabildikleri Vodafone Çiftçi Kulübü 2434 SMS sistemi oluşturduk, 1.6 milyon çiftçi, şu anda buradan bilgi alabiliyor ve akıllı telefonlar için TABİT Akıllı Çiftçi Uygulaması, hem IoS hem Android’de var. Buradan da ürünün fotoğrafını çekip satabiliyorlar veya ürünlerinde ya da hayvanlarında bir sorun varsa ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerle online görüşebiliyorlar. fotoğraf, video, sesli veya yazılı iletişim kurabiliyorlar.

Şu anda Aydın’ın Koçarlı ilçesinde Vodafone Akıllı Köy’de teknoloji ile sadece okuma yazma bilen çiftçilerin bile kullanabileceği basitlikte gelişmiş teknolojilerle ürünlerin verimlerini arttıran, maliyetlerini düşüren teknolojiler geliştiriyoruz. Akıllı sistemler ve çiftçinin kadim bilgilerinden yararlanarak akıllı tarım yapıyoruz. Ziyaretçiye açık, Türkiye ve yurt dışından çiftçiler ziyaret ediyorlar.

Bu süreçlerde çiftçilere hem sosyal sorumluluk yönünde hem de işini kolaylaştıracak ürünlerde de projeler gerçekleştirdik. Türkiye’nin ilk çiftçi kredi kartının modellemesini yaptık. Kırsal Alanda Su Bilinci Etkinlikleri yaptık. Traktör kazalarını önlemek için reflektör projesi yaptık. Şu anda da çiftçiye ürün sağlayarak hizmet eden birçok şirkete danışmanlık ve projeler geliştirmeye devam ediyoruz.

Günümüz tarım politikaları, yeterli düzeyde mi? Bu konuda gereken destek, tarımla uğraşanlara gösteriliyor mu ?

Tarımda yerleşmiş bir politika yok, örnek gösterilebilir bir politikamız yok. Aynı eğitim sistemimiz gibi çünkü politika tepeden, “Biz karar veriyoruz, çiftçiler de yapsın” şeklinde oluyor, hep öyle olmuş. Çiftçi de ne istediğini, ne isteyeceğini artık bilmiyor. Kabullenilmiş çaresizlik içinde. Tarım politikalarının çiftçiden başlayarak çok iyi planlanması gerekiyor.

Destek konusuna gelince. Tarım, devlet tarafından tabi ki destekleniyor, hep desteklenmiş ama desteklemenin de bir politikası yok. Bazen tarımın desteklenmesinin zararları bile oluyor. Zararı varsa desteklemeyelim de ayrı bir handikap.

Konuşmanız sırasında beni coşturan, duygulandıran bunca hizmeti yaparken insanlığa hizmet aşkıyla yapmış olmanıza bayıldım. Enerjinizin kaynağı, gaz lambalarında yoksulluk içinde geçen çocukluk mu?

Gaz lambasında çalıştım ama yoksulluktan değil, çocukluğumun geçtiği bölgede elektrik sorunu olduğu için. Babam öğretmendi ve maaşı, köyde yaşayan bir aile için yeterliydi. İstanbul’a taşınınca geçim zorluğu yaşadık sadece, onu da annem çalışarak kapattı.

Enerjimin kaynağı sanırım sorumluluk kendime, çocuğuma, dünyaya ve geleceğe karşı sorumluluk ve her zaman enerjik olduğum söylenemez. Bazen bitkin de oluyorum ama “Ne için çalışıyordum ben?” diye düşünüp hemen toparlanmaya çalışıyorum.

Sizin ülkemizin binlerce köyünü gezmenizi anlattığınızda Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu Notları kitabını anımsadım. Anadolu’da köylüler ile birebir hasbıhal eylemek, sizde nasıl bir tecrübe oluşturdu?

Anadolu’da her köy birbirinden farklı. Misafir diye el üstünde tutan köy ve insanlar da var. “Bunlar, boşuna iyilik için gelmez. Kesin bir çıbanoğlu var bu işte” diyen köy ve insanlar da. Sonunda köyde yaşamaya başladığımızda “Niye geldiler ki, yoksa bizim köyde maden mi var?” diyenler de. “Birlikte bir şey yapalım” diyenler de. Bazen güldüğümüz olaylar oluyor, bazen üzüldüğümüz.

Kısacası Anadolu, hayatın kendisi. Bazen neşeli, bazen hüzünlü… Bazen de “Anlatsam roman olur” tadında…

Cumhuriyet ve tarım