Camus’den güne…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Her çıkışın bir inişi vardır” derler. Her gecenin bir gündüzü, her doğrunun da bir yanlışı. Dünya, tarih boyunca pek çok felaket yaşadı.

Uygurların çok meşhur destanında dağlar taşlar, kuşlar ağaçlar “göç, göç” diye çığlık atarlar. Göçe sebep, yaşanan büyük kuraklık ve insanlar için o coğrafyanın artık yaşanmaz hale gelmiş olmasıdır.

Yaşanan her şeyin bir sonu var. Hastalığın da öyle. Gün gelecek insanlar, “Şu tarihlerde dünyayı kasıp kavuran bir salgın hastalık yaşanmıştı” diye bunu da yazacaklar. Geçmişte de pek çok şair ve yazar, bu tür toplumu etkileyen büyük olayları kaleme almışlar.

Bunlardan biri Veba

Albert Camus‘nün eseri.

Eser ile ilgili kısa bir tanıtım yapalım ve pek çok kişinin daraldığı bu günlerde kitabı okumasını salık verelim. Bir nefes almak, başka bir gözle olaylara tanıklık etmek her zaman iyidir.

“Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle yazılmış olan Veba, yalnızca XX. yüzyılın değil, bütün bir insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: Felaketin yazgıya dönüşmesi. Çağının önde gelen düşünürlerinden Nobel ödüllü yazar Albert Camus’nün hiçbir yapıtında böylesine acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. Veba, insanın ve aydınlığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu ancak yazarın sesi o denli umut doludur.

Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını, tüm Oran kenti sakinlerini önce umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarrou ve Grand’ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olur. İşte Albert Camus’nün insana bakışı ve inancı, bu noktada karşımıza çıkar. Camus, okurlarını ortadan kaldıramayacağını bile bile vebayla savaşan Doktor Rieux’nün kişiliğinde dünyanın saçmalığını, yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.”

İyi okumalar.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Camus’den güne…