Bulaşık!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Birkaç haftadır, maden arama ruhsatı girişimleri ve ÇED toplantıları konusunda yazılar yazıyorum. Belki sıkıldınız. Ama istediğimizi elde ettik. Sonuçta tarımın önemi konusunda belli bir duyarlılık oluşturduğumuza inanıyorum.

**

Kısa adı TDK olan Türk Dil Kurumu’nun internet sitesi, o eski kocaman sözlüklerin pabucunu dama attı. Artık birçok insan, bir kelimenin anlamını öğrenmek için basılı sözlük yerine sanal ortamdaki sözlüklere bakıyor.

Birgün, Birgi’de gezinirken peşimize takılan sevimli bir köpeğe ‘Yılışık’ adını yakıştırdığımızı hatırlıyorum. Yılışmak, bulaşmak…

Şu kelimeler ne ilginç ses birlikleri değil mi? İnsan acaba bir kelimenin ilk halini kim kullandı diye merak etmeden yapamıyor.

Neyse biz gelelim şimdi bulaşık kelimesine…

Sözlüğe göre sondan başlayalım:

Sıfat görevinde mecazen anlamı ‘yapışkan’ ve ‘sulu’ demek.

Yazar Kerim Korcan’dan bir alıntı ile anlamı pekiştirelim: “Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder.”

Çevremizde, var değil mi böyle bulaşık insanlar?

Sonra yine bir başka sıfat anlamı ile ‘düzensiz’ ve ‘karışık’

Bu kez alıntı Abdülhak Şinasi Hisar’dan: “Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı.”

Selda Bağcan’ın ‘Düzenli Dünya’ adlı şarkısını bilirsiniz belki:

“Bayılırım şu düzenli dünyaya / Kışı yazı baharı güzü / Gecesi gündüzü sırayla”

Bir de ‘kirli’ anlamı var ‘bulaşık’ın: “Bulaşık kap”

Mecazi isim olarak da ‘İz, etki, kalıntı’ anlamları var. Örneğin Burhan Felek, şöyle demiş: “Daha balayının bulaşığı geçmedi.”

Ve gerçek anlamı. Yani sözlükteki ilk anlamı: “Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak” Azra Erhat da şöyle yazmış: “Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi.”

**

Ben ilk öğretmenlik yaptığım yıllardan beri bulaşık yıkamaktan erinmem. Yeter ki sıcak su olsun. İlk görev yaptığım Kırıkkale’de 5 öğretmen arkadaş bir evde kalıyorduk. İşin doğrusu kalacak doğru dürüst ev yoktu. Orada yemek ve bulaşık işini bir düzene ve sıraya koymuştuk. Yemek işi zaman ister. Hazırlık yapmak gerekir. Yani eve erken gelmek…

Daha sonra Zonguldak’a gittim. Orada da üç-dört arkadaş birlikte kalıyorduk. Zonguldak’ta bulaşık yıkama işi bende idi. Çünkü eve geç geliyordum. Geç dediysem yemek yapmak için gerekli olan zamanda değil. Hayatımda hiç akşamcı olmadım. Eve geç geliyorsam, hep bi işlerim olmuştur. Zonguldak’ta kaldığım kısa zamanda sendikacılık faaliyetlerim oldu. İl yöneticiliği yaptığım için zorunlu olarak okul çıkışında sendikal faaliyetlerde bulunmak gerekiyordu.

Eve geldiğimde, mutfak bulaşık ile dolu olurdu. Yemeği yedikten hemen sonra 15 dakikada tertemiz yapar dizerdim kap kacakları.

Aramızda anlaşmıştık. Arkadaşlara ‘bana doyacak kadar yemek ile bulaşıkları bırakın, sorun olmaz’ demiştim. Bu önerim kabul görünce benim de işime geldi.

Bulaşık yıkarken, günün zihin yorgunluğunu atarım.

Ama yemek yaptığım zamanlarda bulaşığı da biriktirmem, yaparken yıkarım. Zamanım varsa yemek yapmak da elimden gelir… İyi de ütü yaparım çünkü gençliğimde terzilikte çalışmışlığım vardır.

**

Gelelim yazı konusuna…

Daha önceleri de yazdım ve sizler de biliyor ve görüyorsunuz. Ödemiş’in sokakları resmen yamalı bohça oldu. Birkaç yıl doğalgaz çalışmaları ile geçti; Şimdi de elektrik altyapısının yenilenmesi nedeniyle önümüzdeki sıcak yaz günlerini toz içinde geçireceğimizi söylemiştim. Dilerim yanılır, temiz bir yaz mevsimi geçiririz.

Diyeceğim şu: Yenileme çalışmaları biterken bir taraftan da açılan çukurları kapatma çalışmaları yapılsa da bulaşıklar birikmese!

 

Bulaşık!