Başka bir şey

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Güzel şeyler olacak,

İçimizde yine kelebekler uçuşacak,

Yine bahar gelecek,

Yine göz bebeklerimize kadar güleceğiz.

Aylardan Kasım,

Günlerden salı.

Öyle böyle değil.

Başka.

Delilik bu,

Başka türlü değil.

Dilimin ucunda

Söylesem başka,

Sussam başka.

Vurulmuşum tam on ikiden.

Can olmuş pare pare

Yürek akmış gitmiş.

Vallahi de güzel şeyler olacak.

Öyle böyle değil, bu sefer başka.

Başka bir şey

Başka Bir Şey

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günlerden Pazar.

Güzel bir kahvaltının ardından çocuklarınızla pikniğe gidiyorsunuz. Yazdan kalma bir gün Aralık ayında.

Çimenler almış yürümüş dört bir yanda. Minik, beyaz papatyalar tutmuş güneşi bol alan yerler.

Güneş tam tepede. İçinizi aydınlatıp dışınızı ısıtıyor. Güle oynaya bir gün geçiriyorsunuz.

Pazartesi

Gün öğle vakti.

Çarşıya çıkıyorsunuz. Her şey güzel görünüyor. İnsanlar mutlu. Sağlıkla gülümsüyor. Bir gazete bayiinin önünde durup gazete manşetlerine göz atıyorsunuz. Güzel, olumlu haberler. Derin bir nefes alıyorsunuz. Gülümsüyorsunuz.

Belki Perşembe günlerden.

Belki Çarşamba.

Sabahın ilk ışıklarıyla günü karşılıyorsunuz. Dükkânınızı açıp kendinize tavşankanı bir sabah çayı söylüyorsunuz. Az sonra kahveci görünüyor. Elindeki tepside iki bardak çay, bir bardak su ve bir fincan kahveyle. Selamlayıp çayınızı uzatıyor. Hal hatır soruyorsunuz.

-Çocuk iyileşti, diyor.

Bir sağlık haberi bir çocukla ilgiliyse daha da güzel diye geçiriyorsunuz aklınızdan.

-Selam söyleyin eşinize. Çocuğu da öpün benim için, diyorsunuz.

Biraz sonra güneşe karşı attığınız tabureyi bir kenara çekip işinize bakıyorsunuz.

Mis gibi bir koku. Taze simit kokusu.

-Bölüşülünce daha lezzetli diyor, komşunuz.

Bereketli bir günü devirmişsiniz yine. Kazancınız her günkünden daha iyi. Çoluk çocuğa bir şeyler alıyorsunuz. Birine bir kitap. Diğerine bir dergi. Eşinize ve kendinize iki sinema bileti.

Evinizin kapısına geldiğinizde sabahleyin sevgiyle başını okşadığınız kedi ve köpek karşılıyor sizi.

Işıklar ı yanıyor, dumanı tütüyor evinizin. Herkes evde belli ki.

Kapı açılıyor. Her bir yüze baktığınızda varlığınızdan duydukları erinci duyumsuyorsunuz gözlerinde.

-İyi ki varlar diyorsunuz.

-İyi ki varlar.

Akşam yemeğini yiyip gazetenizi okumaya dalıyorsunuz. Kulağınız akşam haberlerinde. Yaşananlara bakıyorsunuz. Her şey iyiye gidiyor. Bir tek ölümlü kaza haberi yok. Ne cinnet geçiren biri ne de cinayet.

-İyi ki diyorsunuz iyi ki bu şehirde bu ülkede bu dünyada yaşıyorum.

Gözleriniz açık. Uyumadan düş görmeye çalışıyorsunuz. Başka bir resim başka bir tablo düşlüyorsunuz. Yürürken otururken yahut dertleşirken.

-Önüne baksana be adam! Diye gürlüyor biri. Ardından da bir dizi küfür sıralıyor.

Kim bu diye anlamaya çalışırken bir çocuk ağlaması.

Bir kadın feryadı.

-Ayağımı ezdin diyen çocuk çekingen. Adam karakaşlarını birleştirip nefretle bakıyor. Önce çocuğa sora kadına.

-Otur evinde, diyor. Bu havada işin ne sokakta.

Uyumak istiyorsunuz. Uyumak unutmaktır ya, farkında olmamak, görmemek.

Küçük bir hayal bile çokluk daha tamamlanmadan gerçeklere çarpıveriyor üç beş adımda.

Sevgi dostluk ve umutla.

Başka Bir Şey