Aslında Çok Net!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir Olmazsak İnanın Başaramayız!

Bugün yirmibir Mayıs ikibinondokuz günlerden Salı. Güzel huzurlu ve sağlıklı bir gün dileyerek başlamak istiyorum.

Pek sevgili ve de muhterem Ödemişli dostlar, günlerdir bu yörenin güzel olduğundan, cennet köşelerini andırdığından, bir olursak esnaf ve halkta ki bu ataletin kalkabileceğinden bahsedip durdum. Kâh latifelerle kâh yaşanmış hikayelerle sizlere anlatmak istedim.

Benim ve benim gibi Ödemişli olmayan insanların gördüğünü size net anlatmaya çalıştım. Taşı toprağı altın denen İstanbul a inanın özenmeye hele hele son yirmiyıldır özenilmesine asla gerek yoktur. Çünkü Ödemişin insanlarının özverileri, çalışkanlığı, toprağını işlemesi ve hayvancılığında ki titiz üretim aşamaları ile Türkiye’ye en iyi şekilde kendini tanıtmıştır demeyi isterdim ama bu konuda çok kısırız.

Oysa Tarihi dokusu, kimsenin keşfetmemiş şekilde hala durabilen doğası, geçmişte yaşamış değerleriyle elimizde o kadar çok bilgi, belge var ki; bırakın Türkiye yi dünyanın her yerine tanıtımını yapabilecek durumdayız. Bunun için şehrimizin kıymetli insanlarından yararlanalım, ömrünü şehrin gelişmesi ve değişmesi için elindekini vermeye hazır duayenleri ile çalışalım. Şehri tanınır kılarsak ancak turisti çeker, meraklısını çeker ve dolayısıyla da şehrimize hareket kazandırmış oluruz. Konudan konuya geçiyorum yazılarımda belki ancak bunun nedeni, bir şeyleri hatırlatmaktır. Yoksa neyin nasıl yapılacağını söylemek asla haddim olamaz. Unutulmuşları, akılda olup söylenemeyenleri, belki de bir kıvılcım yaratarak o ataleti kaldırmak için bir sebep olabiliriz şehrimiz için. Bunu bizler birlikte olursak başarabiliriz. Bunu egolar girmeden bir çalışabilirsek başarabiliriz. Bunu bileni anlamak adına dinlersek başarabiliriz.

Beyler ve güzel hanımlar, ben Ödemişten çok ekmek yemek istiyorum. Bunu yaparken de ne bedel ödenmesi gerekirse şehrin mülkü amirleri başta olmak üzere bizler de bedel ödemeye hazırız. Yeter ki Ödemiş, cinayet, istismar kısaca üçüncü sayfa haberleri haricinde tanınır olsun.

Ha peki siz okurlar bu konuda ne bedel ödeyebilirisiniz? Zaten ekonomi belli, zaten iş yok, zaten kimsenin gelip gittiği yok. Türkiye kötüye gidiyor ben ne yapabilirim diyorsunuz değil mi? Çok şey!

Bizler genele bir şey yapamayacağımız gibi, yerelden çalışmalara başlamalıyız. Mesela yerel basınına sahip çıkmalısın, ha eğer mülkü amirlerinin çıkmadığını görüyorsan onları da bu konuda uyarmalısın. Zira sen onları seçtin, ya da senin şehrine hizmet etmeye geldiler. Yerel basını, sadece bizleri değil, tümünü, yerel tarih kokan insanlarını. Bunun için ferdi büyümekten daha çok şehrinin büyümesini kabul etme zihniyetine sahip olmalısın.

Diyorlar ki; senin IP televizyonun kadar ben de sosyal medyadan reklam yapıyorum. YANLIŞ! Niye mi? Şehri belediye ve yerel basını üzerinden tanıtmak var, bir de ferdi firmayı ya da şahsı tanıtmak var! Sizce hangisinin daha çok şehre hayrı dokunur. (ha elbette bunu da isteyecek yüce gönüllülük lazım!)

Yerel basını destekleyin dostlar, biz sizin için ne yapabiliriz deyiniz. Tv9İzmir i destekleyiniz dostlar. Daha iyisini kurana kadar bizler, en iyisi şu an da bu. Karşılıklı kazanalım. Önce şehrimiz kazansın, esnafımız, işçimiz, emekçimiz. Varsa projeleriniz geliniz birlikte kotaralım. Şehri projeler şehrine, kurumları da bunu takip ettirecek kadar da kendinden emin hale getirelim. Hiçbir partinin ya da zümrenin değil, ödemişin çalışanlarının kazanan şehri konumuna koyarsak eğer. Dünya da tanınırız dünya da …

Benim dilimden kısa kısa bu kadar dökülüyor, sizler de beni/bizi tamamlayın. Özetle; bir olmazsak bu kez yavaş yavaş değil, hızla çökeriz.

Tanrı, yüreğindekini beyninde güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren gerçek insanlarla karşılaştırsın inşallah.

Sevgiler

Aslında Çok Net!