Aklın dili

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Önce kelam vardı, sonra kalem geldi.

Aklın dediğini dil söze döktü, kalem yazıya.

Önce duygular vardı.

İçinde yaşadı evvela her şeyi insan, sonra dile getirdi.

Şiir oldu, hikaye oldu, roman oldu…

Yol açtı yola çıkmaya niyetlenenlere

karşılaşacaklarını, yaşamadan yaşatmayı arzulayarak.

Zaman içinde bir anlık da olsa durup

Şerhini düştü yaşadığı ana…

Tabi ki;

Önce düşünce vardı, sonra eylem onu takip etti.

Dar zamanlarda duygularını büyüttü insanoğlu,

“Su akar yatağını bulur” demeyip zorladı yatağı

“Burada fikir bitmez” denen, nadasa bırakılmış akıl tarlasından sümbüllendirdi düşlediklerini.

Yapmayı değil, yapmak düşüncesini sevdi ve besledi belki de

Beslediklerini büyüttü ardından.

En çok neyi istiyorsa

Onu yordu, onu yordadı…

Yaşanmışlıkları, yeni yaşayacaklarının imini taşıdı içinde

Yaşadıkları; yeninin esini, kaynağı oldu

Belki de pınarı.

Kendini büyütürken heyecanla

Besler kendi kendini, kendi özünden…

“Ne yazıyorsun sen?” demeyin!

Yazamadıklarımı anlatıyorum, anlamak isteyene…

Burası kelam meydanı

Kalem oynadıkça titrer kelimeler

Dayanır birbirine

Cümle elbisesini giyinip

Paşa gönlünü yapar kalemin…

Belki de okuyanı alır götürür

Kendi özüne…

Sırlayıp sakladıklarıyla

Buluşturur özü arayanları…

Öz, öz derken

Fazla büyüttük sözü

Kaleme, kelama tamam deyip

Kıyıda unutulmuşların

Muhabbetine davet ediyorum sizleri

İyi yolculuklar…

Aklın dili