2019’A GİRERKEN…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her yeni yıla girerken geçen yılın değerlendirilmesi yapılır. İş adamları, esnaf, öğrenciler, emekliler, köylüler bu hesabı yaparak geçen yılın muhasebesine göre gelecek yılı planlarlar. Yanlış buldukları uygulamalardan vazgeçerek daha olumlu olacağını düşündükleri projelere yeni yılda yer verirler.

Ben de yeni yıla bu açıdan bakarım. Yeni yılı yeni bir şans, yaşantımızda beyaz bir sayfa olarak görür, umutlanırım. Herkesin kendi anlayışına ve isteğine göre yaşadığı yılbaşı eğlencelerini de bir yılın yorgunluğu atma amacına yönelik olarak değerlendirir ve saygı duyarım.

Türk halkı için 2018 yılı ekonomik olarak pek olumlu geçmedi. Paranın alım gücü düştü, döviz fiyatları arttı. İşçiler, memurlar, esnaf, emekliler, köylüler geçen yıla göre daha da yoksullaştılar. Köylülerimizin üretimlerinin düşmesi, ürettiğini değerine satamaması, esnaflarımızın sattığı ürünün yerine yenisini koyamaması mevcut sıkıntılarını daha da arttırdı.

Siyasette kutuplaşma arttı. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP’nin genel başkanı olarak devletin tüm olanaklarını kullanarak muhalif olanlara karşı sert, ayrıştırıcı, tehditkâr bir söylem benimsedi. Savcılar Cumhurbaşkanının söylemlerine bakarak onun hedef gösterdiği kişiler hakkında gecikmeden davalar açmaya başladılar, yargıya olan güven azaldı.

İktidar partisi muhalif kurum ve kişilere karşı yargıyı ve kolluk güçlerini kullanarak baskılarını arttırdı. Vatandaşlar anayasal haklarını kullanamaz hale geldiler. Sanatçı Metin Akpınar ve Müjdat Gezen ’in bir miting konuşmasında hedef gösterilerek polis eşliğinde gözaltına alınması, yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol uygulaması ile serbest bırakılması. Düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Yetmiş yaşını aşmış ve topluma mal bu insanların sabaha karşı evlerinden polis aracılığı ile alınıp karakola götürülmesi demokrasimiz ve ülkemizin dışarıdaki itibarı için güzel uygulamalar değildir. Amaç vatandaşları sindirip susturmak, anayasal haklarını kullanamaz hale getirmektir.

Ana muhalefet partisi genel başkanına karşı açılan milyon liralık tazminat davaları, gazeteci ve Fox TV haber sunucusu Fatih Portakal’ın miting alanında alaylı bir şekilde tehdit edilmesi de demokrasi ile bağdaşır bir uygulama değildir.

2018 yılında yaşadığımız bu olaylar 2019 yılının nasıl geçeceğine de işarettir. Önümüzdeki Mart ayında yerel seçimler yapılacaktır. Seçimler demokrasinin temel göstergelerinden biridir. Yasalarımıza göre adaylar belirlenir. Halk kimi tercih ederse seçilen kişi ve belediye meclisi beş yıllığına belediyeyi yönetir. Olaya böyle kakmak ve halkı germemek gerekir. Hangi partiden olursa olsun seçilecek kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Vatandaşların tercihine değer vermek gerekir. Demokrasinin güzel tarafı da budur.

Koşullar ne kadar zorlu olursa olsun umudumuzu hep taze ve diri tutmamız gerektiğine inananlardanım. Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını örnek alırım. Atamız,19 Mayıs 1919 da Samsuna çıktığı gün hiç umutsuzluğa kapılmadan çalışmaya başlayıp, zafere ulaştılarsa bizim daha çok umutlu olmamız ve çalışmamız gerekir.

Bu duygularla tüm okurlarımın yeni yıllarını kutluyor, her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.

2019’A GİRERKEN…