185 üniversite!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Üniversite, bilindiği gibi bilim üreten eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlarda özetle ülkenin, dünyanın yani hayatın geleceği için araştırmalar yapılır.

Gelin görün ki ülkemizde üniversiteler, bilim üretmek yerine meslek edinmek için tercih edilen kurumlar haline gelmiştir. Bana göre çoğu, meslek yüksek okulundan farksızdır.

Benim üniversiteye başladığım yıllarda üniversitelerle ilgili okuduğum bir yazının başlığının ‘Azmanlaşmış liseler’ olması, bu sürecin yeni başlamadığına ilişkin bir anımsatma olabilir.

Her Ramazan ayı başında, ‘Sakız orucu bozar mı?’ tartışması yaptığımız gibi, her üniversite tercih döneminde de bütün eğitim kurumlarımız aynı tartışmaların içine giriyor: Puan mı önemlidir yoksa sıralama mı? Gerçekte her lise mezununun bilmesi gereken bu sorunun yanıtını nedense her tercih döneminde tartışmaya açıyoruz.

Üniversite adaylarının tercih işlemleri başladı. ÖSYM’nin internet sitesinden yapılan duyuruya göre 2017-ÖSYS tercih işlemleri, 26 Temmuz günü sona erecek. Adaylar, tercihlerini kılavuzda yer alan kurallara göre ÖSYM’nin internet adresinden de kendileri yapabilecekler. Tercihte bulunacak adayların kılavuzu dikkatle incelemeleri, tercihlerini buradaki bilgilere göre yapmaları önem taşıyor.

Milliyet gazetesinden Mehmet Tezkan, ‘Üniversitelerin hali’ başlıklı yazısında, özetle şunları yazmış: “Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Memleket üniversiteden geçilmiyor. 185 üniversite varmış. 118’i devletin. 81 kentte 185 üniversite; çok değil mi? Türkiye; 185 üniversiteyi kaldıracak, besleyecek, hakkıyla eğitim verdirecek akademik personel yetiştirdi mi?

Hayır.

Üniversiteler isim olarak var. Fakülteler bina olarak var. Ama içi boş. Fakülteler liseye döndü. Bilimsel çalışma sıfır. İran bile bizi fersah fersah geçti.

Bir ara Adalet Sarayı yapmakla övünüyorduk; içine adalet koyamadığımız için bu hale geldik.

Bir ara her kente üniversite kurmakla övünüyorduk, içine bilim koyamadığımız için bu haldeyiz.

Gerçek şu: Kendimizi kandırıyoruz.

Rakam vereyim mi?

Milli Eğitim, öğretmen almak için sınav yapıyor. Adaylara kendi dallarında 50 soru soruyor. Cevaplara dikkat.

Tarih öğretmeni adayı 22 doğru yanıt.

Kimya öğretmeni adayı 17 doğru yanıt.

Fizik öğretmeni adayı 15 doğru yanıt.

Matematik öğretmeni adayı 10 doğru yanıt.

Halimiz bu…”

CİHAT VE FETİH

Milli Eğitim’de yeni müfredat tartışmaları sürüyor. Zorunlu din dersi, iki saate çıkmış. Bu Din Kültürü öğretmen kadrosunun ikiye katlanması demektir. Konulara ‘cihat’ gelmiş, ‘evrim’ felsefeye kaymış.

Sayın Bakan açıklamasında, “Cihat bir olgudur, evrim de felsefeye kaydırıldı” dedi.

Geçtiğimiz gün e-sosyal medya araçlarından iki görüntü düştü telefonuma. Biri, dini duyarlılığı yüksek olan özel bir TV kanalının dini ağırlıklı bir programı, diğeri de mafya lideri olarak gazetelerde yer bulan ve sağa solu tehditler savuran bir kişinin bir törende yaptığı konuşmadan.

TV programındaki sakallı ‘hoca’ öyle bir fetih ve cihat anlatımı yapıyor ki, işi gücü bırakıp dünyayı fethetmeye çıkmamız gerekiyor. Cihat ve fetih anlayışını yücelttikçe yüceltiyordu.

Kendini Ortaçağ filmlerindeki şövalye sanan diğeri de öyle laflar söylüyordu ki yenilir yutulur cinsten değil! Sanki korku filmi. Oluk oluk kan akıtmaktan ve cezaevlerini basıp mahkumları bayrak direklerinde sallandırmaktan söz ediyordu. Ekranda görünmüyordu ama dinleyenler de ‘Allah-u Ekber’ nidaları ile karşılık veriyorlardı. Aralarında resmi polislerin de bulunduğu korumalar eşliğinde, derinden gelen bir ses tonu ile kendisini dinleyenlere seslenen konuşmacı ‘Kininizi saklayın; Allah bizi bu konuda memur etsin’ diyordu!

Ortadoğu’nun neden savaşlardan kurtulamadığının ve yerle bir olduğunun yanıtı, bu iki programda özetleniyordu.

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Ödemiş Belediyesi’nin güneşten korunmak için vatandaşlara dağıttığı şapkanın içinde ‘Made in China’ yazıyor…

Bizim çok çalışmaya, üretmeye ve daha iyi demokrasiye ihtiyacımız var.

Ayrıca Allah’ın memura ihtiyacı da yoktur.

185 üniversite!