17 şubat pazar günü İzmir’de 15 Temmuz Demokrasi Meydanı açılışı için meydanlarda idim. Küçükyalı semti olarak bilinen bölgede saat 15.30’da Kemal Kılıçdaroğlu tarafından meydanın açılışı yapıldı. Açılış için lokma ve çay dağıtımı İzmir’lileri memnun etmiş olmalı ki, yürüyüşe çıkarken parkta bir çay içeyim hem de açılışı izleyeyim dedirtti.
Nerden mi biliyorum, kendimden dermişim, gözümün nuru okur bedava sirke baldan tatlıdır da oradan biliyorum. Hiç kaçırmam, lokmaların çayın ayıptır söylemesi icabına baktım. Haydi, ölmüşlerinize rahmeti rahman diyerek kaleme kağıda sarıldım, konuşmaya kulak kabarttım.
Açılıştan önce ilk konuşmayı Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş hanımefendi yaptı. Sema hanım konuşmasında bizleri İzmir’in tarihi yolculuğuna çıkardı. Kendimi bir anda Tayyi-mekanda hissettim. Tayyi ile Tayyip kelimesini birbirine lütfen karıştırmayınız, olur mu?
İzmir’in tarihi adının Smyrna olduğunu hatırlattıktan sonra, Büyük İskender’in rüyasını anlattı. Milattan önce 3000-4000 arasında Bayraklı Tepesinde kurulan Smyrna şehrinin kaderi, tarihin gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından Büyük İskender’in rüyası ile değişmiş. ‘Nasıl yani gııııı!’ diyenlerinizin var olduğunu düşünerek bu rüyayı kalemime kuvvet açıklamaya çalışayım.
Şöyle ki, Makedonya kralı Büyük İskender, Sardes yani bugünkü Salihli’yi fethettikten sonra Efes’e doğru yol alırken o dönem Smyrna denilen bugünkü İzmir’e yolunu revan eyler. Efsaneye göre, Kadifekale-Konak arasında avlanırken Nemesis tapınağında bir ağacın altında uyuya kalıyor. Nemesisler, rüyasında Büyük İskender’e burada bir şehir kurmasını istiyorlar.
Smyrna halkı Tanrı’dan gelen bu kutsal bölgede yaşayacak olan halkın eskisine nazaran kat be kat zengin olacağını söyleyip, halkın yeni yaşam alanlarına göç etmesini sağlar.
İzmir o günden bugünlere hakikaten muazzam gelişme göstermiştir. Bu arada Nemesis, Yunan mitolojisinde iyiler ile kötüleri birbirinden ayıran tanrıça olarak bilinir.
Konuşmaya geri dönersek Sema Pekdaş’tan sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkan’ı Aziz Kocaoğlu konuşmalarını sürdürdü. O da konuşmasında Küçükyalı olarak bilinen semtin 1840’lı yıllarda Karantina olarak adlandırıldığından bahsetti. Neden Karantina?
19. Yüzyılın ortalarında bugünün İzmir Küçükyalı semtine gemiler yabancıları getirdiklerinde sağlık kontrolleri için bölgede Karantina uygulaması ile hastalıklara tedbir alınırmış. O yüzden İzmir’in Küçükyalı semtine Karantina denilirmiş. Hatta 1. Karantina 2. Karantina diye de adlandırılırmış. Böylesi bir adlandırmanın sebebi, o dönemde buralarda Rum, Yunan ve Ermeni ailelerin de semtin sakini olarak ikamet ediyor olmalarıdır.
Özellikle, Tarihi Asansör semtinde halen yabancı dostlarımızın varlığı insan kardeşliği açısından ne de kıymetlidir.
Aziz Kocaoğlu, konuşmalarının bir bölümünde 35 bin fakir aileye soğan ve patates yardımı yapılacağının da müjdesini verdi.
Parkın bir yerinde tramvayın çalıştığını sahil kıyısında da artık bir Zaman’lar gibi vapurların yanaştığını vurgulayarak Küçükyalı eski adıyla Karantina denilen semtin İzmir’in göz bebeği olduğunu açıkladı.
Hakikaten de Karantina-Küçükyalı İskelesi İzmir’liler için her bakımdan tarihi öneme sahip…
Konuşmasında kentsel dönüşüme de değinip, Ak Parti hükümetine verdi veriştirdi.
Sözlerinin sonunda başkanlığı Tunç Soyer’e bırakacağını bizzat söyledi.
Hayrolsun, diyelim.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye gelirken, arka sıralardan bir bağrış çağrış ile pankart açanların yanında soluğu aldım. Asayiş berkemal idi, fakat Küçükyalı semtinin sakinleri gergindi.
İkibinden fazla imza topladıklarını söyleyerek, meydanın adının 15 Temmuz olmamasını istediklerini belirterek Karantina Demokrasi Meydanı olması için sonuna kadar mücadele vereceklerini nefes nefese anlattılar.
Eh, serde gazeteci yazar olduğumuz için gönül rahatlığı ile anlattıkça anlattılar. Anlayacağınız milletin gazını aldım. Almasına aldım da fena şiştim. Siz de olmasanız, söylemeye dilim varmıyor!
Bir tencere lahana kaynat bol bol iç gaza iyi gelir, sen bize Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını anlat diyorsanız sevgili okurlarım izninizle diğer yazıda buluşmak hasbihalleşmek temennisiyle diyeyim.
