İçinizden “Ne alaka?” diyenler olabilir. Şu alaka: Bir dönem Refah Partisi’nde milletvekilliği yapan Şevki Yılmaz, TBMM’ye kravatla gelmeyi protesto etmek için kravatı kemerine bağlamış ve bu şekilde protesto etmişti. Belki hatırladınız.
Koronavirüs çıktığından bu yana koruma amaçlı maske takma zorunluluğu getirilmesine rağmen belli bir kesim, maske takmamak için elinden geleni yapıyor. Kimi başına kimi gözlerine kimisi de çenesine, koluna vs. takıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her gün vaka sayılarını açıklamasına rağmen bazı kesimleri bu veriler ilgilendirmiyor. Ülkemizde 300 bin taşıyıcının bulunduğunu önemsemiyorlar.
Marketler bile direnemedi
Son zamanlarda market alışverişi yaptığımız hatırı sayılır mağazalar da her gelene “Maskenizi takın” demekten bıkmış, papaz olmaktan çekiniyorlar. Market içinde bunları uyaracak yetkili kişiler yok. Olsa dahi bu yetkililerin de ceza yazmaya yetkileri yok. Bunların tek yapabileceği, polise bildirmek. Her dakika polis bulamazsın. Maskesizleri bekletemezsin, adam çeker gider. Polisi mi bekleyecek? Müşteri kaybettiğinle kalırsın. Her olayda polis kapının arkasında değil, onların da işleri var. Artık kolluk kuvvetleri bile ikaz etmekten bıktı. Küçük yerlerde herkes birbirini tanıdığı için polisler görev yapmakta çok çok zorlanıyorlar. Yattıkları zaman bile rüyalarında maskesizleri görüp uyanıyorlardır.
İnsanların yasaklara karşı bir zaafı var, öldürücü virüsü bile hiçe sayıyorlar. Cezalara aldırış bile etmiyorlar. “Ödemeyeceğiz” gözü ile bakıyorlar. Zabıtanın da bir yaptırım gücü yok, ceza kesemiyor. Bir tek ikaz etmekle kalıyor. İkaz sonrası vatandaş maskesini takıyor, üç adım sonra inadına çıkarıp bir yerine asıyor. Şöyle bir söz vardır: “İnsanların kendilerine yaptıkları kötülükleri başkaları yapamaz.”
Allah’ım, kolluk kuvvetlerine sabır versin. Sabır taşı çatlamasın. Yasaları uygulayanlara karşı daha nazik olalım. Kurallara riayet etmekte çok büyük fayda var. Maskeyi de siyasileştirmeyelim! Mikrop, parti ayrımı yapmaz!
