Kalabalıklar içindeki tek insan

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün biraz toplumlar içindeki yalnızlıktan bahsetmek istiyorum. Son yıllarda insanlar, kendisinden başka bir insanı yakınında istemiyor. Kapısını, penceresini kapatıp tek başına kalmayı tercih ediyor. Kendisiyle konuşmayı, kendini dinlemeyi… Yani kalabalıklar içindeki kendi sesini dinlemek, duymak istiyor insan.

Diğerlerinin anlatacakları yok mu? Var! Diğer insanlar da dinleyemez mi? Dinleyebilir! Başkasının kahkahasını duymak, bulaşıcı bir hastalık gibi senin de bir süre sonra gülmeni sağlıyorken neden tek başına kalıp güleceğin günleri bekliyorsun ki? Karşı komşusuyla tanışmamış insanlar var. Bir merhabaya hasret insanlar… Kırk yılın hatrını görmeyecek, karşılıklı bir fincan kahve içmemiş insanlar var. Sohbet etmek yerine telefon ekranlarına gömülen insanlar var. Yol akıp geçerken ve yeni yeni manzaralar sunuyorken gözlerini kapatmayı tercih etmiş insanlar var. Peki, neden yalnızlığı sever insan? Güvensizlik, yalnızlığın temelidir. İnsan, kendinden başkasına güvenmez. Kalabalıklar içinde yalnız kendi elini tutar, yalnız kendisine anlatır yine kendi derdini.

Kalabalıklar içindeki tek insan