AMİGO TOPLUM!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Taraf, Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş bir kelimedir. Kelimenin anlam karşılığı Türk Dil Kurumu’nun güncel sözlüğünde; ‘uç, bir şeyin merkezden uzak olan noktası, kenar, yan’ şeklinde geçiyor.

“Bitaraf olan, bertaraf olur” atasözünü duymuşsunuzdur.

Bi-taraf, ‘tarafsız, yansız’ demektir. Ber-taraf da ‘yok olmak’ demektir. Ön ekler Farsça’dan.

Kimi zaman insanlar, taraf tutmaya zorlanırlar ya da taraf tutmak zorunda kalabilirler.

Aslında “Bitaraf olan, bertaraf olur” atasözünü zaman ve zemine göre değerlendirmek gerekir.

‘Ya benden olacaksın ya da ondan!’ ikilemine sokulmak istenir insan. Halbuki iki yanlıştan birini tutmak zorunda değiliz.

Hani bilirsiniz bir de ‘iki ucu b.klu değnek’ deyimi vardır.

İnsanlar seçim yapmak zorunda olmadıklarını anladıklarında, iki yanlıştan birini tutmak zorunda bırakılabilirler. İşte o zaman “Bitaraf olan bertaraf olur” atasözüne sarılarak, kişinin taraf tutmaması durumunda yok olacağını veya ezileceğini ima ederler.

“Ya bendensin ya da kara toprağın!”

“Ben gidersem, hepimiz gideriz!”

Taraftar, güncel Türkçe’de ‘yandaş’ demektir. Bir başka söyleyişle, bir tarafı tutan demektir. Taraftar gibi yine ‘tarafgir’ kelimesi de ‘bir tarafı kayıran, bir tarafı tutan’ anlamındadır. Buradaki son ekler de Farsça’dan girmedir.

Bir olayda bir yanlış, bir de doğru varsa elbette doğru olan tarafta yer almak ve haklıyı desteklemek gerekir. Hukuk bunun için vardır. Demokratik ve çağdaş toplumlarda anlaşmazlık ve belirsizlik durumunda hukuk devreye girer.

İki yanlıştan birini tutmak da başka bir yanlıştır.

Şimdi siyasette de ‘kimin yanında olmak gerekir?’ tartışmaları var.

Geçen yazımda da yazdım… Seçeceğimiz kişiler arasında istediğimiz gibi biri olmayabilir. Tarafların her dediğine ‘evet’ veya ‘hayır’ demek zorunda değiliz.

Demokratik toplumlarda ‘eğriye eğri, doğruya doğru’ diyebilme özgürlüğü olmalıdır. Herkes, -doğru ya da yanlış- başkasının düşüncesine saygı göstermek zorundadır.

Fakat özellikle siyasette bu taraf tutma meselesi o boyutlara ulaştı ki hakaretler ve küfürler havada uçuşmaya başladı. Aslına bakarsanız yeni bir durum da değil bu. Ama sosyal medyanın yaygınlaşması bu hazımsızlık ve tahammülsüzlüğün boyutlarını epeyce büyüttü.

Tv kanallarında yapılan tartışmalarda da uzman veya bilirkişi adı altında ekranlara çıkan insanların ‘ya bendensin ya da hain!’ benzeri tavırları da insanı bezdirmeye başladı. Açıkça söylemek gerekirse, Tv kanallarının amacı da bir konuyu tartışmak yerine taraftar toplama gayretleri olmaya başladı. Artık izlemiyorum desem yeridir. Çünkü hakikaten insanı çileden çıkaracak görüş ve lafları duymak insanın ruh sağlığını etkileyecek cinsten. Bunu açıkça görebiliyorsunuz. Hele ne diyeceklerini tahmin edebileceğimiz insanların her tartışma programına çıkarılması… Ben bunlara kadrolu tartışmacı demeye başladım. Sanki maaşlı amigo gibi.

İşte kelimeyi bulduk: Taraftar aslında ‘amigo’ demek. Maçı izlemeden taraftarı galeyana getirin maaşlı kişiler. Ülke bu tip kişiler yüzünden gerildikçe gerildi. Hatta birçok kişi karşısındaki kişiyi vatan haini olarak adlandırmaya kadar gitmeye başladı.

“Benden değilsen ya şu terör örgütünü destekliyorsundur ya da dış güçlerin maşasısındır!”

Yöneticilerin rahatlıkla göreve gelip gittikleri toplumlar, demokratik toplumlardır. Koltuğa yapışan yöneticilerin çok olduğu toplumların, demokrasi ile yönetildiklerini söyleyemeyiz.

Toplumun amigo olmaktan çıkması ve iyi futbol oynayan takımı alkışlayabilmesi gerekir.

Seçim yaklaştıkça artan sosyal medyadaki ‘taraftar’ trol veya bot hesap olarak adlandırılan paylaşımlara dikkat etmenizi istiyorum. Öyle anlaşılıyor ki çok yoğun şekilde bel altı çalışılacak…

 

AMİGO TOPLUM!

Yorumlar kapalı.