Terörist mi şeker mi öldürür?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, Suriye’nin Afrin bölgesinde çok ciddi bir mücadele vererek sınırımızı güvenlik altına aldı. Bu mücadele, elbette ülkemiz sınırları içinde bağımsızlığımız, güvenliğimiz, huzurumuz ve maddi ve manevi varlığımız için çok önemlidir.

Operasyon, büyük ve ciddi bir titizlilik ve planlama ile asker kaybımız en az düzeyde tutulmaya çalışılarak yapılmaya gayret edilmiştir.

Operasyonun bir de maddi ayağı var tabii. Harcanan yakıt, mermi, mühimmat, tıbbi teçhizat, iaşe, ayrıca o bölgede yaşayan insanlara yardımlar. Bütün bunlar, değindiğimiz gibi ülkemizin bekası, güvenlik ve huzur içinde yaşamamız için.

Maddi harcamalar ve kayıplar telafi edilebilir ama gencecik er, uzman çavuş, astsubay, subay hatta sivil kayıplarımızın telafisi mümkün değildir. Her bir kayıp, yüreğimizde ciddi bir acıya yer açmıştır. Allah mekanlarını cennet etsin, ruhları şad olsun ve asıl onlar bize haklarını helal etsinler. Ailelerine de Allah sabır versin.

Sınırlarımız ötesinde ve hatta sınırlarımız dahilinde terör örgütleri ve teröristlerle bu denli ciddi ve titiz mücadele verilirken ülke içinde bazı uygulamalar, insanı şaşırtmaktadır.

Malum olduğu üzere zarar ettiği iddia edilen bazı şeker fabrikaları özelleştirilecektir. Zarar eden fabrikaların özelleştirilmeden önce niye zarar ettiği ve nasıl kara geçirilebileceği üzerine hiç çalışılmış mıdır?

Bu fabrikaların bazıları, Atatürk zamanında ama her ne olursa olsun devlet tarafından kurulmuştur. Fabrika kurulmasıyla o bölgelere sanayi yatırımı getirilmiş, yine orada yaşayan insanlara iş olanağı sağlanmış ve tabii öncelikle yine o bölgedeki çiftçimizin kalkınması sağlanmıştır. Yeraltı sularının bile özelleştirilmesi için yasa çalışması yapıldığı bugünlerde bu özelleştirmenin çiftçiye bir darbe daha vuracağı ortadadır. Devlet, bugün her türlü uzmana sahiptir ve ondan daha geniş olarak bu uzmanlardan yararlanacak bir kuruluş da yoktur. Zarar edeni düzeltme imkanı araştırılmadan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında milletin vergi ve katkılarıyla kurulan ve aslında Türk milletine ait olan bu fabrikaları özelleştirmek, milletin malıyla mağdur edilmesinden başka ne anlama gelecektir?

Şeker yerine Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kullanımı, maalesef özellikle gıda sektöründe maliyeti aşağılara çekme yönünden tercih edilmektedir. Belki dünya üzerinde henüz NBŞ kullanımının kanser yaptığına dair çok somut bir araştırma yoksa da biliyoruz ki diğer araştırmalar, NBŞ’nin şeker, kısırlık, kanser gibi hastalıklara yol açabileceğini belirtmektedir. Gelişmiş ülkeler, NBŞ kullanımını en az düzeyde tutarken bizim -sanki biraz da kamuoyu tepkisini azaltmak için- NBŞ kullanımını %10’dan %5’e çekmemiz, önümüzdeki süreçte ciddi sağlık ve ithalat sorunları yaşayacağımızı gösteriyor.

Sınırlarımız dışında ve içinde bir yandan teröristlerle can kaybını -şehit- dahi göze alarak ve ciddi operasyon maliyetleri ile mücadele verirken hastalıklara yol açacak bir maddeyi (NBŞ) özellikle gıda ürünlerinde kullanmaya devam edip bu tür şekeri ithalat yoluyla ve dolayısıyla döviz kaybederek yurda sokmak, teröristlerle yapılan mücadele ile çok büyük bir çelişki oluşturmaktadır. İnsanımızı güven içinde yaşatmak için büyük mücadeleler içinde bulunurken NBŞ ile sağlığını tehlikeye atacak, sağlığı bozulan insanımızı tedavi için tıbbi masraf içine sokacağız ve kanser gibi bir hastalık karşısında ölümüne bile yol açacağız. Son zamanlarda kanser hastalığındaki artış ortadadır. Daha da kötüsü, gıda maddelerindeki tatlandırıcılar, çocuklara yönelik ürünlerde çokça bulunduğundan asıl geleceğimizi tehlikeye atacağız.

Sormadan edemiyor insan; terörist mi tehlikeli, Nişasta Bazlı Şeker mi? Hangisi öldürüyor ve biz AB ya da ABD’deki yaşayan insanlardan daha mı değersiziz?

Sağlıcakla kalın.

Terörist mi şeker mi öldürür?