İlginç defin gelenekleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eski çağlardan beri insanlar; ölümün yalnızca beden için var olduğuna, beden içinde bulunan ruhun ise ölüm sonrasında başka bir hayata başlayacağına inandılar. Bu inanç, ölüm ritüellerini her toplum için önemli kıldı. Buna bağlı olarak toplumdan topluma farklılık gösteren ölü gömme stilleri ve defin gelenekleri ortaya çıktı.

Günümüzde vefat eden insanlar için genel olarak iki tür yöntem uygulanır. Bunlardan ilki, İslam dininde de kabul edilen “inhumasyon” yani vücuda bir işlem gerçekleştirilmeden direkt toprağa gömme yöntemidir. İkincisi ise “kremasyon” adı verilen işlemdir ki vücudun yakılarak küle dönüştürülmesidir. Küller, vefat eden kişinin vasiyet ettiği ya da sevdiği bir yere serpilir ya da ziyaret için belli bir mezara gömülür.

Eski çağlarda da yaygın olarak bu iki yöntem kullanılsa da gömü şekilleri ve mezar türleri, şimdikinden daha çeşitliydi. Örneğin daha çok Eski Mısırlıların kullandığı tahnit yani mumyalama, kaya mezarları, sandık mezarlar, küp mezarlar, tek oda mezarlar ve çoklu oda mezarlar vardı. Anadolu’da bu mezar türlerinin hepsinden de mevcuttur.

Anadolu’daki ilk yerleşimlerden olan Boncuklu Höyük ve Çatalhöyük’te cesetler belli bir mezar alanına değil, evlerin tabanına gömülürdü. Ayrıca bedenler; günümüzdeki gibi uzunlamasına değil, cenin pozisyonunda yatırılarak defnedilirdi.

Hititlerde ve Urartularda cesetleri yakılmış olan insanlardan arta kalan küller, “urne” adı verilen pişmiş topraktan ya da metalden yapılmış sade veya üzeri bezemeli kaplara konur, mezara bu kap defnedilirdi. Urartulara ait urnelerin üzeri, çanak benzeri objeler aracılığıyla örtülür ancak ruhun giriş çıkışının sağlanması için bu objelerin üzerine delikler açılırdı.

Defin şekilleri gibi defin törenlerinde gerçekleştirilen uygulamalar, ahiret inancından dolayı bazı toplumlarda benzerlik gösterse de farklılıklar da çoktur. Eski kültürlere ait mezarların büyük kısmında vefat eden kişinin öteki dünyada kullanması için konan çeşitli eşyalar ve orada ihtiyaç duyacağı besinlerin kalıntıları bulunmuştur ancak bazı toplumlarda mezara farklı objeler ve kurbanlar eklenmiştir. Örneğin Eski Türklere ait kurganlarda vefat eden kişiyle beraber kurban edilen atların da gömüldüğü görülür.

Eski toplumlarda cesedin gömülmesi işleminden sonra sunu işlemine geçilirdi. Hem ölünün ruhu için bir ölü yemeği verilir ve törene katılanlar bu yemeklerden yerler hem de mezara çeşitli yiyecekler sunulurdu. Törenlerde mezara yapılan sıvı sunumlarına “libasyon” adı verilirdi. Bu uygulama, Anadolu uygarlıklarında görüldüğü gibi Yunan medeniyeti gibi toplumlarda da mevcuttu. Libasyon için şarap, zeytinyağı, bal ve su kullanılabildiği gibi bu sunu, kurban edilen canlıların kanlarından da oluşabilirdi.

Bazı toplumlarda kral ve kraliçe, ölümlerinden sonra tanrılaştırılırdı. Hititler, buna güzel bir örnektir. Kraliyet ailesinden olanlar için en az dört gün süren bir cenaze töreni düzenlenirdi. Halktan kişiler herhangi bir şekilde defnedilebilir ancak kraliyet ailesi mensupları yakıldıktan sonra defnedilirdi. Ayrıca kral ya da kraliçenin ölümü, Hitit toplumunda büyük bir felaket olarak algılanırdı. Bu nedenle yaklaşan kötülük ve belaların önlenmesi için belli bir süre yeme yasağı uygulanırdı.

Defin gelenekleri konusunda Vikingler, çok ilginç bir toplumdu ve onları diğer toplumlardan ayıran çok farklı gelenekleri vardı. Viking cenaze törenlerinde de birçok kültürde olduğu gibi ölen kişi; çeşitli yiyecekler, takılar, silahlar ve her eski mezarda bulunabilecek buna benzer eşyalarla birlikte gömülürdü. Türklerde olduğu at kurban edilmesine bazı Viking mezarlarında da rastlanmıştı. Orta Asya’da görülen bu uygulama, Cermen kavimlerinde nadir görüldüğünden İskandinavların bunu Türklerden veya başka kavimlerden öğrendiği düşünülmektedir. Vikinglere ait hem erkek hem de kadın mezarlarında en çok rastlanan hayvan kalıntısı ise köpektir. Bunun nedeni, köpeğin ölen kişiyi koruyacağına ve öteki dünyada ona rehberlik edeceğine inanılmasıydı.

Bazı Viking mezarları daha da sıra dışıydı çünkü ölen kişi, 8 ya da 10 metre gibi büyüklüğü ölenin statüsüne göre değişen bir gemiyle birlikte gömülmüştü. Bu gömü tarzı, onların denizci kimliğini ön plana çıkarıyordu. Yine bazı ölüler, savaş arabaları içinde defnedilmişti ki bu gömü şekli de Vikinglerin savaşçı kimliğini ifade ediyordu. Gemi mezarlarında bulunan ölüler erkeklere aitti. Kadınlar, mezar odalarına genellikle de oturur vaziyette defnedilmişti.

Çoğu toplumda ceset, bir ziyafete ya da bir festivale hazırlanır gibi yıkanıp temizlenir, üzerine güzel kıyafetler giydirilirdi. Viking cenazelerinde temiz ve süslü kıyafetlerin yanında “ölüm ayakkabısı” da önemli bir unsurdu. Genel inanışa göre Vikingler için cenneti ifade eden “Valhalla”ya rahat gidebilmesi için bu ayakkabıya ihtiyacı vardı.

Cenazeyi evden çıkarma yöntemi, Viking toplumunda kişinin nasıl öldüğüyle ilişkiliydi. Eğer vefat eden kişi eceliyle ölmüş ise cenazesi evin ana kapısından çıkarılırdı. Bir başkası tarafından hayatına son verilmişse cenazenin başı istikametinde evin duvarlarından birinde delik açılır, cenaze oradan çıkarılırdı. Sandalyeye ya da tabureye oturtulmuş cesetlerin bulunduğu Viking mezarlarına rastlandığı gibi sebebi anlaşılamamakla birlikte mezarlardan birinde baş aşağı bir şekilde defnedilmiş bir kişinin kalıntılarına rastlandı.

Viking toplumundaki bir başka farklılık da çok sevilen kişilerin defin tarzıydı. Bu kişilerin mezar yeri konusunda halk arasında anlaşmazlık çıktığı için ölen kişi birkaç parçaya ayrılır; her bir parçası ayrı ayrı yerlere gömülürdü.

Velhasıl defin gelenekleri, mezar şekilleri ve cesetlerin mezara yerleştiriliş tarzı inanış ve adetlere göre tarih boyunca hemen hemen her toplumda farklılık göstermiştir. Bu farklılıklar bazı seyyahların ilgisini çekmiş; örneğin İbni Fadlan yazdığı seyahatnamede bir Viking cenaze törenini detaylı bir şekilde tasvir etmiştir.

Farklı kültürlerin ilginç adetleri farklı yapımlarla günümüzde televizyona da yansımıştır. Yönetmen Tolga Örnek tarafından 2003 yılında çekilen, Haluk Bilginer ve Sanem Çelik gibi ünlü oyuncuların yer aldığı “Hititler” belgeseli, Hitit toplumunun ölü gömme ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Altı sezondan oluşan ve 2013-2020 arasında yayınlanan Kanada-İrlanda yapımı “The Vikings” adlı dizinin belli kısımlarında ise Viking toplumunun ölü gömme ritüelleri, kaynaklarda anlatıldığı şekliyle yansıtılmaya çalışılmıştır.

İlginç defin gelenekleri