Haberiniz var mı?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Haber yapmak zor iştir. Farklı ayrıntıları vardır. Ufacık detayları gözden kaçırmak, hem haber yapanı hem de haber yapanın çalıştığı kurumu zor duruma sokan tatsız olaylara sebep olabilir. Lakin insan olduğumuz gerçeğini göz ardı edecek değiliz elbet. Ufak hatalar, hayatın içindeki gerçekler olarak karşımıza çıkıyorsa bu hataları düzeltmek de boynumuzun borcu olur.

Gece gündüz, sıcak soğuk, aç tok demeden uğraştığın, emek verdiğin işlere birileri dil uzattığında insanın bir miktar tadı kaçıyor. Özenerek yaptığımız işlerde dikkatli oluyoruz. Bazen yoğunluk bizi engellerken bazen de şahsi sorunlarımızla baş etmeye çalışıyoruz. Bütün bunlar içerisinde gözden kaçan hatalarımız olduğunda düzeltiyoruz ama söylenen sözler, sergilenen tavırlar o kadar acımasız ki… Sormayın gitsin. Yaptığımız işin ne ‘yalan yanlış haber’ oluşu kalıyor ne de -kişiler kendilerini çok önemsedikleri için- “Kurumunuz bana saygısızlık yaptı bu hatasıyla” kısmı.

Yahu ablacığım, abiciğim, yengeciğim… Nedir sizin bu hiçbir koşulda beceremeyecek olduğunuz bir işe dil uzatmalarınız? Tüm samimiyetimle soruyorum, niye yani sokakta dolaşırken maskenin içine sokmaktan aciz olduğunuz burnunuzu işimize sokmalarınız? Sizi kendimize muhatap görüp haberinizi çalışmalarımıza taşıyoruz, bir de yetmiyormuş gibi tavrınızı çekmek zorunda kalıyoruz. Şunu anlamaktan aciz oluşunuz çok tuhaf. Birbirimize muhtacız aslında. Siz haber olacak konunun kaynağısınız, biz de sizin yaptığınız işlerin sözcüsü. Gerçekleşen yanlışların da takipçisiyiz. Her zaman söylüyorum, “Kendinizi neden bu kadar önemsiyorsunuz ki?” Yemin ederim sokakta karşılaştığım dayının samimiyeti var ya, işte o samimiyetin birazı sizde olsaydı keşke.

En çok zoruma giden, emek emek uğraştığımız haberlerimize birinin çıkıp da “Yalan yanlış haber yapıyorsunuz” demesi. Öyle mi kıymetli büyüğüm? Buyur gel o zaman sen yap, bir de seni görelim, hani çok biliyormuşsun ya bu işleri. Yap da bütün herkes izlesin seni. Nasıl olsa bizim millet sever komedi filmlerini izlemeyi!

Haberiniz var mı?

Haberiniz var mı?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her gün teröre birer ikişer kurban veriyoruz. Önceki gün dört şehidimizi törenlerle yıldızlara uğurladık. Dün yine iki şehit daha verdik (Ben yazımı hazırlarken dört şehit haberi daha geldi.)

Yazımın başlığı “HABERİNİZ VAR MI?” Zira eskisi gibi değil hiçbir şey. Şehitlerimiz ile ilgili haberleri görmek istedim ve tüm gazeteleri taradım. Ne acı ki, anımsadığım kadarı ile ulusal düzeyde yayın yapan 24 gazeteden üç ya da dördünün ilk sayfasında küçük haberciklerle yer verilmişti şehitlerimize. Dikkatle bakılmazsa fark edilmeyecek şekilde…

Cumhuriyet Gazetesi,“Şehitlere hüzünlü veda”, Yeni Şafak “Şehitler uğurlandı”, Sözcü de “Şehitlerimizi gözyaşları ile uğurladık” demişti…

Oysaki eskiden manşet haber olurdu şehitlerimiz.

Şimdi?

Alışkanlık yaptı galiba. Gayrı kimsenin ruhu duymuyor! Toplum bu konuda adeta duyarsızlaştı. Gündem, varsa yoksa 2019. Cenaze törenlerinde ilgili yerin belediyesinin ve siyasi partilerinin çabalarıyla büyük kalabalıklar oluşturuluyor. Teröre lanet okuyan birkaç slogan atılıyor. Tekbirler getiriliyor. Mezarlıktan ayrıldıktan sonra herkes dağılıyor.

Şehidimizin ailesinin yası ise ömür boyu sürüyor. Hani derler ya, AĞLARSA ANAM AĞLAR, GERİSİ YALAN AĞLAR.

“Tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyorum. Işıklar içinde olsunlar. Başta aileleri olmak üzere tüm ulusumuza da başsağlığı diliyorum.”

Yukarıdaki yazı, Düzce’den yakın arkadaşım Bedrettin Akgül’e ait. Bedrettin’i Düzce ve Bolu’da çalıştığım yıllarda tanıdım. Kendisi, emekli İngilizce öğretmenidir. Ülke sorunlarına çok duyarlıdır, her gün yazar ve yazdıklarını internette dostları ile paylaşır. Terörün yeniden azmaya başladığı bu günlerde “iki gün önceki yazısı” dikkatimi çekti, sizlerle paylaşmak istedim.

Toplum olarak nedir bu duyarsızlığımız? Sesimizi çıkarmamız için ille ateşin evimize düşmesi mi gerekiyor? Anayasa değişikliği ile yapılan halk oylamasında “Yüzde ellinin üzerinde oy verin, başkanlık sistemini onaylayın, terörü o gün bitiririz” diyenler nerede?

Hani barış ve iç huzur hemen sağlanacaktı, ekonomiden demokrasiye her şey düzelecekti? Atanamayan öğretmenler atanacaktı, eğitimde fırsat eşitliği olacaktı. Köylümüz desteklenecekti, üretim artacaktı, milletin cebine daha fazla para girecekti. Ülkemiz hızla kalkınacak, kişi başına düşen milli gelir, Avrupa ülkelerini sollayacaktı. Demokrasinin niteliği artacaktı.

Verilen sözlerin hiçbiri tutulmazken, ulusal varlıklarımız parça parça satıldığı halde dış ve iç borçlarımız çoğalırken, aslan gibi vatan evlatları haince şehit edilirken, şehit haberlerimiz gazete ve televizyonlarda haber niteliğini yitirirken bunlara çare bulamayanlara söylenecek bir sözünüz yok mu?

Haberiniz var mı?