Eğitim evde başlar…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ülkemizdeki kadın cinayetleri ile ilgili haberleri mutlaka görüyor ve biliyorum ki mutlaka üzülüyorsunuz.

E-sosyal medya sayfamda “Yazıyorsun, paylaşıyorsun, soğuyorsun… E-sosyal medya, insanlara deep freeze oldu” yazdım. Biliyorsunuz deep freze (dipfiriz) derin dondurucu demek. İyi soğutur.

İşte artık biz de toplumsal olaylar ve gelişmelerle ilgili eylemli tepki vermek yerine ‘online’ tepki veriyoruz. Online, bağlantılı ya da canlı demek… Açıyorsunuz cep telefonunuzu, internet ortamına bağlanıp e-sosyal sayfalarınızdan ‘kahrolsun’ veya ‘lanet olsun’ tarzında bir şeyler yazıyorsunuz ya da birilerinin yazdıklarını kopyala yapıştır yapıp sinirlerinizi yatıştırıp toplumsal görevinizi yerine getiriyorsunuz.

Tabii eylemli tepki vermenin bazı bedelleri var. Bu bedellerin başında emniyet güçlerinden dayak yemek ve fişlenmek geliyor. Adınız eylemciye çıktığında da yaşa dışı olduğu söylenen çeşitli örgütlerle bağlantınız kuruluveriliyor. Kökü dışarıda oluyorsunuz!

Örneğin, Kaz Dağları’nı Kanada kazıyor ama protesto edenlerin kökü dışarıda ilan ediliyor!

Demokrasilerde halkın ‘hayır’ deme, ‘protesto etme’ hakkı vardır…

Gelelim kadın cinayetlerine. Önce bir küçük fıkra ve bir küçük olay anlatayım.

Fıkra şöyle: Ormanlık bir alanda birinin kendisini takip ettiğini anlayan bir kadın, önce telaşa düşüyor. Adımlarını sıklaştırınca peşindeki de sıklaştırıyor. Derken kadının aklına bir fikir geliyor:

Durup arkasındaki adamın kendisine yaklaşmasını bekliyor. Ve gayet soğukkanlılıkla, “Beyefendi arkanızdan gelen biri beni takip ediyor, korkuyorum! Beni korur musunuz?” diyor. Yanıt anında geliyor:

– Tabii bacım, ne demek!

Şimdi sıra olayda:

Geçtiğimiz günlerde Seferihisar sahilde aniden bir kargaşa meydana geldi. Kaşla göz arasında genç bir adamın genç bir kadına yumruk attığını gördü çevredekiler. Tabii herkes şokta ve bir belirsizlik anı oluştu. Adam, yere düşen kadına bağırıp çağırıyordu.

O anda üç kızla birlikte olay yerine doğru yaklaşan bir genç, tok ve kalın bir sesle “Birader!” diye bağırınca, etraftakiler de bu sesten güç alarak olaya müdahale ettiler. Ve kadın, hemen kalkıp olay yerinden uzaklaştı. O sorgulayıcı “Birader!” sesi, çevredekilere güç vermişti.

Şimdi tartışılıyor: “O kadın, kameraya çekmek yerine neden müdahale etmedi!”

Müdahale etmek, öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor! Arkasından gelebilecek tepkilere de hazırlıklı olmak gerekiyor. Belki de çekim yapan kadın, olayın tartışma boyutunda kalacağını sandı ve o anı kameraya almak istedi.

Hem çeşitli TV kanallarının whatsapp ihbar hatları yok mu? O kadın, belki de TV kanallarına görüntü yetiştirme refleksine girmişti.

Lafı uzatmayalım. Uzun yazılar okunmuyor diye uyarıyor pek çok arkadaş…

Cinayetlerin sıfatı önemli değil… Adına ister kadın cinayeti deyin isterseniz töre cinayeti. Güçlü olan, yapabileceği her türlü baskıyı güçsüze karşı yapıyor.

Kabul etmek gerekir ki dünya; insan, erkek ve para hırsının egemenliği altında… Hepsinde ego yani ben var!

Ülkemizdeki kadın cinayetlerinin bir altyapısı var. Bunlara sadece adli bir olay gözü ile bakılmamalıdır. Yaşadığımız coğrafyanın bir iklimi ve düşünce yapısı var. Örneğin kadınlar, erkeklere emanet olarak görülüyor. Sonra bu erkekleri yetiştirenler de kadınlar. Önce aile ve anne! Ve ah o gelenekler…

Gelin-kaynana, gelin-görümce anlaşmazlığının da toplumsal bir altyapısı var. Kadın cinayetlerini ve hukuksal altyapısını tartışırken bunları göz ardı etmemeliyiz.

Sorumluluktan kaçıp hemen öğretmenleri ve eğitim sistemini suçlayanları duyar gibi oluyorum.

“Efendim iş eğitimde, eğitim şart” diyenlere de bir alıntı ile yanıt vermek istiyorum. Hangi ülkede olduğu önemli değil, bir okulun girişinde şu ifadeler yazılı imiş:

“Sevgili veliler! Hatırlatmak isteriz ki ‘merhaba’, ‘lütfen’, ‘rica ederim’, ‘özür dilerim’ ve ‘teşekkür ederim’ gibi ifadeler önce evde öğrenilir. Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir. Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir. Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek de yine evde öğrenilen şeyler arasında gelir. Biz okulda dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. UNUTMAYIN Kİ EĞİTİM EVDE BAŞLAR!”

Eğitim evde başlar…