Şu zamanın zamane insanı olmak

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba kıymetli okurlarım, bu makalemde sizlerle gelmiş olduğumuz bu zamanın bizden neler götürüp bize neler yaşattığını paylaşacağım.

Ne kıymetliydi eskiden insan, ne güzel günlerdi eski günler, birbirine selam vermeden almadan geçmeyen insanlar vardı.

Önce insan; başkasını kıskanmayla başladı, öz değerlerini yitirmeye…
Selam verdiği birisinin üzerindeki kıyafete “Ne güzel” diyorken “Onun üzerinde güzel durmamış” demeye başladı artık, söze “Onda var, bende neden yok?” geldi, arkasından göz koydu en mahrumiyetine bile başkasının ve bunu kendine en doğal hak saydı ve saydırdı.

Ağlıyordu insanlık aslında içten içe, için için ama farkında değildi kimse. Yaşananlar öylesine sırayla normalleştirilmişti ki ne mağdur sesini çıkardı ne de mağdur eden sesini kesti. Azdıkça azdı insanoğlu.

Ben merkezli olmuştu artık herkes, sağ göz görmüyordu sol gözü. Sanki herkes ölüydü ve dünya bir mahşer yeri gibiydi.

Doğa harikası dünyanın aslında çivisi çıkmamıştı, çivinin çakıldığı duvarını yıktılar…

Her yer çok kalabalık, her yerde insanlar vardı ama insanlık yoktu artık. Ne kadar vahim. Hıçkırarak ağlanacak halimize haykıra haykıra kahkahalar atıyorduk mutsuzluk, huzursuzluk içinde, neşeyle.

Dengeler bozulmuştu bir kere artık. Konuşması gerekenler susmuş, susması gerekenlerin konuştuğu bir zamana gelmiştik maalesef.

Söylenecek o kadar çok şey varken susmak iyi geliyordu haklı olan insana, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” sözü ağlıyordu sanki.

Allah, herkese bu zamanın insanı olmayı değil; dayanıp direnip doğru insan kalabilmeyi nasip etsin. Zorluklar imtihandır, her imtihanın içinde bir kolaylık vardır. Yeter ki siz doğru yolda ilerleyin. Mükafatı kısa zamanda değil, uzun zamanda kalıcı olarak gelecektir…

Sabır yenilmişlik değil, zaferdir.

Sevgi ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.

Şu zamanın zamane insanı olmak