Sevgililer Günü’nde…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pazartesi sabahı uyandığımda Oktay Hoca’nın gece kalp krizine yenik düştüğünü öğrendim.

Doç. Dr. Oktay Gökdemir; İzmir’in, cumhuriyet ve demokrasimizin 80 askeri darbesi sonrasında yetişen tarihçi değerlerden biri idi. Haksızlıklara muhalif ve sıkı Atatürkçü idi.

Bu yüzden öğretim görevlisi olarak çalıştığı 9 Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü’nde de rahat ettirmediler. Soruşturma üstüne soruşturma…

2016 yılında da Ödemiş’te düzenlediğimiz “İlkkurşundan Laik Cumhuriyet’e” adlı söyleşimizde bizi yalnız bırakmamıştı.

Uzatmadan bugün köşemi pazar günü için Facebook sayfasında yazdığı ‘Anlatılan, senin hikayendir aslında’ başlıklı son yazısı ile doldurmak istiyorum.

**

Anlatılan, senin hikayendir aslında

Aşkın şehrinde Kız Kulesi. Malum, 14 Şubat bugün. İster kapitalizmin tüketim kültürünün bir ikonu, isterse kutsallık atfedip ‘Saint Valentine’s Day’ olarak değerlendirelim; sonuçta sevgiye, aşka dair, gönül gözüyle sevenlere ait bir gün olarak değerlendirilmekte 14 Şubat.

Öyle pahalı hediyelerle kutlamak ve sevginin bir pazarlama nesnesine dönüşmesini engellemek, elbette bizim elimizde. Ne bileyim ben, sokaktaki çiçekçiden alınmış bir demet çiçek yeter de artar bile bazı şeylerin değerinin anlaşılması için Sevgililer Günü!

Sevgiyi paylaşanların, ona emek verenlerin, ‘Sevgi emektir’ diyenlerin günü aslında.

Selvi Boylum Al Yazmalım’daki Asya’nın yürek çırpıntısı, gözlerindeki iki damla yaş ve yüzündeki yaşama sevinci sevgi. O nedenle aşkın bütün geçiciliğine inat sevgi kalıcıdır.

‘Her aşk bir gün biter’ önermesi, boşuna söylenmiş değildir ve efsane olan, aşkların ortak teması iki canın kavuşamamasıdır.

Kavuşamamak, onların aşklarını efsane yapmıştır. Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun gibi.

İzmir, sonsuz aşkların melteminde bir imbat esintisidir. Her yerde kız kuleleri denizin ortasında bulunurken İzmir, bu konuda da ayrıcalığını ortaya koymuştur. Zira İzmir’in kız kuleleri şehrin tepelerindedir ve kız kuleleriyle aşk, sevgi, imkansızlık ve kader denilen hayatın yol haritası arasında organik bir bağ vardır.

Bütün Türkiye’de kız kulelerinin hikayesi, kavuşamayan sevgililerde düğümlenir. İzmir’in kız kulesi ise şehrin en güzel ilçelerinden birisi olan Buca’dadır. Dahası sadece kız kulesi değil, aynı zamanda tam karşısında bir oğlan kulesi de bulunmaktadır. Ne de olsa İzmir işte, kulelerinde bile eşitlik var anlayacağınız.

1900’lerin başında aslında papaz kulesi olarak inşa edilmiş Oğlan Kulesi. Bucalılar, uzun süre Koşutepe’deki bu kuleye Papaz Kulesi demişler. Zira Buca Protestan Kilisesi’nin rahibi Ashe, burada ikamet ediyormuş. Buca Efeler Mahallesi Yörük Ali Efe Parkı’ndaki bu kule, zamanında bir rüzgar değirmeni işlevi de görüyormuş ama tam karşı tepedeki ‘Kız Kulesi’ne yani Barış Mahallesi’ndeki Kız Kulesi’ne nazire yaparcasına Oğlan Kulesi olmuş adı. Zira şehrin efsanesi içinde Bucalılar, kavuşamayan iki sevgiliyi bu iki kuleyle anar olmuşlar.

Barış Mahallesi’ndeki ‘Kız Kulesi’, bir Rum beyinin kızı ile alakalı imiş. Efsane bu ya, amansız bir hastalığa yakalanmış güzeller güzeli Eleni. Tabipler, babasına havası temiz bir yerde yaşaması gerektiğini söylemişler. O dönemler Buca; temiz havası, yemyeşil zeytin ağaçları ve üzüm bağları ile İzmir’in sayfiyesiymiş. Herkes, Buca’da ikamet etmek istermiş. Şehrin bütün Levantenleri, yabancı tüccarlar ve Müslüman eşraf Buca’da; konutlar, köşkler inşa ettirerek Buca’yı kısa zamanda İzmir’in en mamur yerleşim alanlarından bir tanesi haline getirmişler. Eleni’nin babası, şehrin en tepesindeki yerine bu kuleyi inşa ettirerek kızının iyileşmesini beklemiş.

Eleni, her gün kuleye çıkarak temiz havayı ciğerlerine çekermiş. İşte böyle günlerden birinde aşık oluvermiş Eleni, yüreği çarpmaya başlamış. Amansız hastalık, Eleni’nin sevgilisine kavuşmasını engellemiş. Rivayete göre sevgilisi de tam karşıda Oğlan Kulesi’ni inşa ettirerek Eleni’ye olan sevgisi göstermek istemiş. Efsaneden gerçeğe döndüğümüzde ise Buca Kız Kulesi, varlıklı bir Rum tüccar olan Hacı Andonyanadis’e aitmiş aslında. Un tüccarı olan Hacı Andonyanadis’in İzmir’de, Darağacı’nda bir un fabrikası bile varmış. Konik şeklinde inşa edilen ve merdivenlerle çıkılan kulenin seyir terasında bütün Buca’yı seyretmek mümkünmüş. Nitekim Hacı Andonyanadis’in en büyük zevki, bu seyir terasında uzo içip demlenmekmiş. Adamdaki keyfe bakın hele.

Şimdi, Barış Mahallesi’nde çok katlı apartmanların arasında kalmış durumda Kız Kulesi. Avrupa’nın herhangi bir şehrinde olsa turizm destinasyonlarının vazgeçilmez duraklarından birisi olurdu.

Resmi rakamlara göre 500 bin, gayrı resmi rakamlara göre 600 bin nüfuslu Buca ve dahi İzmir varlığından bihaber Kız Kulesi’nin. Aşkın şehri İzmir’de bir imkansız aşk masalı aslında Buca Kız Kulesi, yitip gitmemek için zamana direniyor.

Bu şehir; her sokağında, her meydanında, her mahallesinde size tarihi fısıldar.

Şehir tarihtir çünkü anlatılan senin hikayendir aslında.

14 Şubat Sevgililer Günü kutlu olsun…”

 

Sevgililer Günü’nde…