Ne Yaparsan Yap Armut Dibine Düşüyor!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili dostlarım bayram dönüşü; bazılarımızda ruhen mutsuzluk bazılarımızda da “Ah ulan iki gün daha tatil olsaydı” hezeyanları mutlaka oluşmuştur. Geçer, geçer bir haftaya (!) ve yine aynı duruma alışırsınız.

Aslında bayram dönüşü yazacaklarımı okumanızı istemezdim ancak yazmadan da edemezdim maalesef. Yaşanılan ve üzülerek söylüyorum ki bizzat çok iyi tanıdıklarımdan birinin yaşadıklarını sizinle paylaşmak istiyorum.

Bir kahramanımız var ve bir de genç bir kızı. Kahramanımız, zamanında o daldan bu dala konan arı misali konmadığı çiçek kalmamış. Ve üstelik de bu çiçeklerin bazılarını aynı anda koklamak gibi de bir özelliği varmış. Hayatına onu ne kadar seven ve kıymet veren birileri de girse bu özelliğinden dolayı ne yalandan vazgeçmiş ne de başka başka çiçeklere konmaktan.

Gel zaman git zaman kızı serpilmiş ve gözle görülür bir güzelliğe erişmiş. Yaşadıkları bu süreçte de baba-kız, söyledikleri yalanlarla birbirlerine inanıyor gibi sahte hayatlar yaşamaya başlamışlar. İşin aslı, kahramanımızın bu yalan hayatına kızının gördüğü ve tanık olduğu şeyler sebebi ile de o çocuk da araziye uyum sağlamaya başlamış.

Defalarca “kahramanımız”, dostları tarafından uyarılmış. “Kızına ilgi göster”, “Artık aile düzeni kurmaya çalış”, “Hayatında sana değer verenlerin kıymetini bil” gibi gibi birçok kez uyarılmasına rağmen kendi bildiğini okuması kızının da sonunu aynı tarzda yaşamasına sebep oluyor. (Belki okuduğunda o kadar söylemden daha etkili olacaktır, belki de hiç üstüne alınmayacaktır. Kim bilir!)

“İçki kötülüklerin anasıdır”, yok öyle bir şey “YALAN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR” Yahu kardeşim, yaptığınız ahlaksızlıkların sizi de en yakınınızdan vuracağını hiç mi düşünmezsiniz? Şu an hem çok hiddetliyim hem de çok üzgünüm. Sevdiğim bir genç kız ama duyduklarım sanki babasının kopyası gibiydi. Üstelik keşke sadece duysaydım. Her türlü ispatlarla önüme geldi.

Defalarca buradan da yazıyorum, dostlarımla da konuşuyorum. Evlatlarınıza sahip çıkınız diye. Her ne yaparlarsa yapsınlar, her ne durumun içinde olurlarsa olsunlar, lütfen rica ediyorum. Hem kendileri için hem gelecekteki kuracakları aileler için başkalarının evlatları ve ülkenin geleceğinin hayrı için evlatlarınıza sevgi ve şefkatle sahip çıkınız. LÜTFEN!

Sevgili anneler ve babalar! Yapacağınız ilk şey, evlatlarınızın ahlaklı ve hayatındaki dostları dâhil kıymet verenlere değer vermesini ve yalan konuşmayan karakterli biri olmasını istiyorsanız. Anne ve baba önce kendiniz gerçekte aynaya bakmayı öğrenmelisiniz.

Akşam eve geldiğinde elinden cep telefonu düşmeyen baba, evladının elindeki telefona ne diyebilir ki?

Elindeki cep telefonu, evinde bile cebinde olan ve ha bire şifre koyan bireylerin evlatlarına dürüstlükten bahsetmesi ne kadar inandırıcı olabilir ki?

Eşiyle tatlı dille konuşmayan aile bireyleri ve yalan yanlış yürütülen bir ilişkiye tanık olan bir çocuğun sağlıklı aile bireyi olmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?

Aile birlikteliği içine giren yalanların ortaya çıkması sonucu bundan pişmanlık duymayan bir bireyin evladına söyleyeceği ne olabilir ki?

Geçmişte çok fazla sıkıntı çeken birini düştüğü çamurdan tutup çıkaran “değeri”, evladının göz önünde geçmiştekinin hırsını alır gibi değersizce davranışına tanık olan çocuğa, “Her halinle senin yanında sevgi ve şefkatle kalan insanlara kıymet ver” sözünü söylese de ne kadar inandırabilir ki?

İçmeye gün ışığında başlayıp geceye kadar devam eden bir aile bireyinin evladına içkiden uzak kalmasının doğruluğunu nasıl anlatabilir ki? Ve bu kızımız, şehirden uzak kaldığı her ortamda (ki sigara ve içkiden nefret ettiğini bilirDim) içiyorsa vah hallerine.

Evdeki karın ya da kocan hasta olmuşken önemsemez, o elindeki cihazın içinde tanımadığın insanların sıkıntılarını kendine dert edinir, evdekinden haberin olmazsa o da gider onu önemseyen kişilere gönlünü açar. Çünkü insan, sevilmek ve şefkat görmek ve beğenilmek zorundadır. “YAŞATTIĞINI YAŞAMADAN MÜMKÜN DEĞİL ÖLEMEZSİN”

Aile olmanın, tek eşliliğe inananın, ev içinde başkasının cebinden ya da odasından bir şey alınmasının yanlış olduğunun, yalanın ne kadar kötü olduğunu anlatmak sözle olmaz. KENDİN YAŞAYARAK/YAŞATARAK GÖSTERMEK ZORUNDASIN.

Ben onu bunu bilmem kardeşim; geçmişten ders alacaksın, seni her halinle kabul edene dört elle sarılacaksın, dışarıdaki işinden dostundan daha çok evdeki değerlerine kıymet vereceksin ya da dengeyi kurmayı başarabilecek kültürde olacaksın. Yalan konuşmayacak, o telefona şifre koyup köşe bucak kaçmayacaksın.

Evdeki eşine sevgi dili kullanıp şefkat göstereceksin. İşte bak o zaman o evde yetişen evlat, senden bile daha dürüst ve saygılı olacaktır.

Sevgili anne babalar, siz ne kadar konuşursanız konuşun; ARMUT DİBİNE DÜŞÜYOR. O yüzden önce siz hayatınıza çeki düzen vereceksiniz. NET!

Yarın görüşmek üzere, sevgiler.

Ne Yaparsan Yap Armut Dibine Düşüyor!