DÖNÜŞTÜRÜCÜ

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bazen insan hayatında öyle şeylere şahit oluyor ki şaşırıp kalıyor ve “yaşadıkça daha neler göreceğiz” demekten kendini alamıyor. Son zamanlarda insanların birbirleri ile olan diyaloglarına biraz daha dikkat eder oldum. Çoğu zaman çok küçük bir meselenin bir anlaşmazlığa dönüşmesine ve sonra nasıl da önü alınamaz sonuçlar doğurduğuna üzülerek şahit oldum. Üzülerek diyorum çünkü biraz daha dikkatli seçilen sözcüklerle ve yapıcı bir üslûpla sonuç çok farklı yaşanabilirdi. Her zaman dediğim gibi söylenen sözden çok sözün söyleniş biçimi şekillendiriyor gidişatı ve sonucu.

Ne kadar şiddetli olursa olsun fırtınanın bir gün dinmesi gibi söylenen sözcükler de bir yerde nihayete erer. Bir noktadan sonra kesilir diyalog ama etkileri, artçı sarsıntıları devam edebilir bir süre daha ve zorlar insanı hem duygusal hem de zihinsel olarak. Elbette bu durum da daimi değildir. Uzaklaştıkça yaşanılan durumdan daha sağlıklı, daha mantıklı yaklaşımlar geliştirir insan ve zor günler ebediyen sürmez. Zira zaman her şeyin ilacıdır. Zamanın iyileştiremeyeceği şey yoktur. Hele bir de topraklama yapıp dostlarla, enerji boşaltılmışsa bir nebze, süreç biraz daha hızlı dönüşebilir.

Elbette yaşanan durumun oluşturduğu yaraların izleri kalacaktır bu yadsınamaz. Fırtına geçse de dal kırılmıştır zira…

Bir süre önce, kısa sürede çok kilo kaybeden öğrencimle konuşuyordum. Konuşurken hızlı kilo kaybının arkasında iletişim problemlerinin olduğunu öğrendim. Farklı bir açıdan bakabilmesi için “sence seneye bu yaşadığının çok etkisi olacak mı yaşantında, yaşadığının bir önemi olacak mı?” diye sordum. Kısa bir an düşünüp “zannetmiyorum” diye cevapladı sorumu. Başka bir şey söylememe de gerek kalmadı haliyle. Kalan cümleleri kendi kurdu zaten. Uzaklaşıp bakabildiği nokta, durum değerlendirme kriterini değiştiriverdi anında.

Olumsuz durumları olumluya dönüştürmek çok kolay olmasa da “nasıl oldu” sorusunu, “nasıl değişebilir” sorusuna çevirebilirsek faydasını göreceğimizi düşünüyorum.

aç perdeyi
dünya dolsun dünyana
önce mavi gök
sonra güneş sızsın içeriye
sonra ne istersen o
ama yine de ilk önce
derin bir nefes
hayat dolsun bedenine
renkleri taşısın birer birer…

DÖNÜŞTÜRÜCÜ