Bir yol vardır!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biliyorsunuz işçiler ve köylüler, kulenin en altında kalanlardır.

Kule kurulup bittiğinde en üstteki tek kişi, bayrağı göğsünden çıkarır ve en alttakilerin dizleri tir tir titrerken ‘bravo!’ bağırışları altında alkışı da alır.

Hayatın genel kuralı bu mudur bilemiyorum! Ama en alttakilerin de hatırlanması ve emeklerinin karşılığını en üstte bayrak açan kadar alması gerektiğini hep savunmuşumdur.

“100 kişiye ekmek veriyorum.”

“Bu memleketin ekmeğini yiyorsunuz.”

Hayır, bunlar doğru değildir.

Peki nedir doğruları?

“100 kişi bana ekmek kazandırıyor.”

“Memleket, benim sayemde var.”

**

Üreticinin halini biliyorsunuz. Yine özellikle köylü, ‘kendi toprağında köle’dir.

Yani eker, biçer, hasat eder ama bir türlü zengin olamaz…

Örnek mi istiyorsunuz? İşte bezelyenin hali.

Önce don olayı vurdu, ardından sokağa çıkma yasakları… Moral değerleri aniden bozulan üretici, darmadağın oldu.

Kaba bir hesapla üretici, toptancı pazarına getirdiği 10 çuval bezelyeden kazanabilirse kendi yevmiyesini alabilir. 10 çuval bezelye (500 kilo), toptancı pazarında en ortalama fiyatla 1500 lira yapar. 10 çuval bezelyeyi 6-8 işçi toplayabilir. 1500 liranın yarısı toplama maliyetidir. Diğer giderleri saymayayım, varın gerisini siz düşünün.

Bir de öyle sanıldığı gibi bir bezelye pazarı yoktur Kaymakçı’da. Yani “Üretici toplayıp pazara getirir, alıcı da ne kadar istiyorsa alır.” Pazar böyle çalışmaz.

Malın değeri, öğlene doğru belli olur. Eğer bir tüccar ile anlaşmadı iseniz pazara getirdiğinizde tüccar ne verirse almak zorundasınızdır; bezelye çuval içinde iki gün beklemez.

Kimi insanlar sanıyor ki bezelye, pazara kendiliğinden geliyor! Hiçbir ürün pazara kendiliğinden gelmez. Emek, maliyet ve harcanan zaman vardır.

**

Yıllardır üreticinin durumu hep konuşulur, tartışılır, meze yapılır ve kurtuluş yolları önerilir. İşin içine girmeyen, ne üreticiyi anlar ne tüketiciyi anlar ne de aradaki tüccarı. Dinlerseniz herkesin bir hikayesi vardır ve haklıdır!

Kimi der kooperatif kuralım, kimi der birlik kuralım, kimi de şirketleşelim…

Bazen bir şey yapamazsınız. Her şeyi görür ve bilirsiniz ama değiştirmeye gücünüz yoktur.

**

Geçtiğimiz nisan ayından bu yana hemen hemen her gün Kaymakçı’daki tohum ve tarım araç gereçleri satılan babamın işlettiği dükkana gelir giderim.

Toptancı pazarı hemen karşımızdadır. Üretici ve tüccar ile iç içe sayılırız.

Bazen bazı olayların kitaplarda yazıldığı gibi yürümediğini anlarsınız. “Üretici bilinçsiz, tüccar kurnaz, önderler korkak…”

Benzer teorik lafları hep duyarız ama iş eyleme gelince o büyük büyük laflar eden teorisyenleri göremezsiniz.

Ortada bir arz talep meselesi var ki önce bunun tespitini yapıp bezelyenin daha çok insana tanıtılması ve ulaştırılması gerektiğini düşünürsünüz.

**

Hatırlarsanız bu yıl yaşanan sorunlar, önceki yıllarda olduğu gibi geçen yıl da yaşanmıştı.

Geçen yıl, içinde çok sayıda arkadaşımızın bulunduğu bir partinin kadın kolları üyeleri ile bir çalışma yürütmüş ve yaklaşık iki ton bezelyeyi Ödemiş’e taşımıştık. Ödemiş’teki semt pazarlarında 6-8 lira arasında iken biz bezelyeyi 3.5-4 lira arasında bir maliyetle tüketici ile buluşturmuştuk.

Yaklaşık iki haftanın en az 2-3 saati, bezelyeleri poşetlemek ve Ödemiş’te tüketicinin evine ulaştırmakla geçti. Arkadaşların isteğini kırmadım. Yorulmadım mı? Elbette yoruldum. Bazı arkadaşlarım da elbette merak etti: Ben bu getir götürden para kazandım mı!

Varın orasını da siz tahmin edin.

Bu yıl da yine benzer bir çalışmayı bir ticari kuruluş olarak Şahan Tarım olarak yaptım.

“Nasılsa her gün gidip geliyorum. Neden dostlarımıza pazar fiyatının altında bir ücretle kaliteli bezelye götürmeyeyim?” dedim ve bazı arkadaş gruplarında paylaştım.

Fiyat paylaşmayacağım ama dolaştığım manavlardaki fiyatların hemen hemen yarı fiyatına getir-götür yaptım.

Bezelyeyi de bizden alışveriş yapan, bildiğimiz ve tanıdığımız üreticiden, toptancı pazardaki fiyatın en üst seviyesinden satın aldım. Tabii ki bana gelen talebe göre…

Üretici memnun, tüketici memnun… Ve ürün değerlendiriliyor…

Unutmadan söyleyeyim: Geçen yıl, Ödemiş dışında yaşayan dostlarıma da kargo ile maliyetine bezelye göndermeye çalıştım. Pandemi yüzünden çok yoğun olan kargolar, ürünü zamanında teslim edemeyince maddi olarak zarar ettim! Ama bezelyesi ulaşanlar da “Biz daha önce böyle bezelye yemedik!” deyip teşekkür ettiler.

Bazen kitabi teorilere bağlı kalmadan ara formüller bulmak gerektiğini düşünüyorum.

Bezelye, besleyici bir sebzedir. Dolapta saklanabilir ve kış boyunca ara ara yenebilir.

Bir hatırlatma: Bu ara formülü Ödemiş’teki başka arkadaşlar da yapabilir.

Maksat muhabbet olsun…

Bir yol vardır!