Lütfen Devamını Bekliyoruz…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili Ödemişli dostlarım, aslına bakarsanız bugünkü köşe yazım hazırdı ancak sabahtan bu yana kıymet verdiğim dostlarımdan aldığım telefon üzerine dünkü yazımı detaylandırmam gerektiğini anladım.

“Bugünkü yazınızda her şeyi güzel dile getirmişsiniz ancak son iki paragrafı kısa tutmuş olsanız da son zamanların derdi olan küçük esnafın durumuna parmak basmışsınız, teşekkürler. Lütfen devamını bekliyoruz…”

Ve dostlarım, beni en çok etkileyeni de bana bu konuyla ilgili gelen telefonların %85’inin dükkanı kendisine ait olan, geçimi ve müşterisi yerinde olan ve diğer dostlarımızın durumundan üzülen ve kendi geçiminin yerinde olmasına sevinemeyen, gerçek esnaf ve abi oluşlarıydı.

Dün nereye dokunmuşum tekrar görelim isterseniz;

“Sevgili Ödemişli dostlarım, son bir duruma daha değinmek istiyorum. Hazır yine bir olmaktan bahsetmişken esnafımız arasında çok zor durumda olanlarımız var. Lütfen küçük esnaftan alışveriş yapınız. Yüzü düşen, yüreği sıkışanlar, size söylemese bile yıllardır aynı sokakları paylaştıklarınıza bir bakınız. Değişimi, bazen çaresizliği olabiliyor insanın. Yardım edelim. Onu incitmeden ve yüzüne vurmadan.

Biz, ‘Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gereken’ bir toplumun kırıntılarıyız. Modern yaşam denilen ve duyguların yok edildiği bir dönem yaşıyor olsak da biz, helal süt emmiş ve zamanında insani değerlerle yoğrulmuş çocuklardık. Bunu hatırlamamız bile yeter!” demiş, sonra da dünkü yazımı bitirmişim.

Kıymetli dostlarım, Saraçoğlu Caddesi’ndeki esnaf dostlar, sanayideki zanaatkar kıymetli ağabeyler, Arasta’da kalan bir iki esnaf kardeşim, Bankalar Caddesi’nde kapısının önünde oturan esnaf, kahveleri dolduran emekliler, dükkanına kilit vuran / vurdurulan, hacizli, gözü yaşlı yılların esnafı ağabeylerim. Öncelikle sizi konu etmeye çalıştığım dünkü yazımda kısa tutmak elbette istememiştim. Günlerce sizin hakkınızda yazabilir, günlerce sizinle hasbıhal edebilirim. Zira ben de çok uzun zamandır esnafım.

Güzel kardeşlerim, iyi yürekli çaresiz esnaflar, Ödemiş’te tanık olduğum şöyle de bir durum var; “karnından konuşmak”… Bunu yapmayın işte. Ben, haberci arkadaşlarımı esnafın bir sıkıntısı olduğunda bütün imkanlarımızla orada var etmeye çalışıyorum. Hatta benim heyecanlı ekibim, bazen esnaftan daha çok dert ediniyor ya hah işte o zaman benim arkadaşlarımın önünü ben kesiyorum. Neden mi? Çünkü düşünsenize aylarca bir değil, iki değil, üç değil sizin pazardaki yerinizden ve durumunuzdan bahsediyoruz. Ve siz, “Hadi biraz da siz konuşun, derdinizi anlatın” dediğimizde konuşamıyorsunuz.

Neden, kimden korkuyorsunuz anlamıyorum ancak benim arkadaşlarım da birer Don Kişot değiller. Zira bendeniz yaparım ama onlar yapamazlar çünkü sizin kendinize sahip çıkmanız gerekir. Batmış olmak, hacizli olmak, işlerin iyi gitmemesi, duruşunuzu ve kendinizin her neyse haklılığınız varsa onu bozmamalı. Doğru serzenişiniz varsa arkasında olmalısınız ve bize düşen de her ne olursa olsun dimdik ve inançla sizin yanınızda olmaktır.

Bunu her daim söylüyorum, yine söyleyeceğim. Biz kimsenin maşası, kalemi değiliz. Adaletli ve doğruyu yazmak ve yayınlamak en büyük düsturumuzdur. E ama kurban olduklarım, siz de emeklerinize sahip çıkınız.

Şimdi bana soracak olursanız, ilk iş sahi şu Kent Konseyi’nin fikri olan ve Ödemiş Belediyesi’nin organizasyonunu yaptığı Alışveriş Günleri’ne ne oldu? Hani sadece Saraçoğlu’nda olmayacaktı, “Ayda bir yapalım” denmişti? Ha Saraçoğlu esnafı, siz mi istemediniz? Memnun mu kalmadınız? Yoksa bunun peşine mi düşmediniz. Kent Konseyi, sen mi vazgeçtin ya da Belediye, senin aklına gelmedi. Bir diyin hele.

Ve diğer cadde esnafı? Neden onun bunun kazancını konuşmak yerine “Kendi sokağına ve caddene ne kazandırabilirim?” deyip ilgili arkadaşlarla bir araya gelmiyorsunuz? Gözünüzü sevdiklerim; “olmaz, yapmazlar, ben onlardan değilim, bizim içerde adamımız yok” gibi gibi saçmalıklara takılmayın. İnanın CHP’li diye düşündüğünüz belediye, belki de en çok kendi ittifakı ve kendi harici başkalarına kol kanat geriyor. Her kesimin belediyesi olmak zorunda!

Emekçi güzel insanlar, evet sorunlarınız var. Evet, para girdisi olmuyor. Ancak sizden ricam, önce birbirinizden alışveriş yapmaya çalışınız. İzmir’den ya da Torbalı’dan ya da Tire’den alacağına şehrinden alışveriş yap. “Ödemiş Alışveriş Günleri” yapalım mesela. Oralardan buralara gelsinler (sadece cumartesi pazarı için değil) enerjimizi ve birbirimize olan güveni birlikte çalışırsak ve anlaşırsak, en önemlisi birbirimiz doğru anlarsak bu zor zamanlardan kurtulabiliriz. Belki hepsi değil ama en azında esnafın yüzü güler, çocuğuna eşine hediyeler almaya başlar.

Çocukları oyuncak isteyecek diye arka sokaklardan evlerine girmekten vazgeçerler. Bize, kendimize inanalım rica ediyorum.

Her daim dediğim gibi. Adaletli olan, içinde emek barındıran, ahlaklı her oluşumda önce şahsım sonra da uygun olanlarında kurumum da vardır.

Bugünlük de bu kadar, sevgi, huzur ve aşkla kalınız inşallah. Yarın görüşmek üzere.

Sevgiler…

Lütfen Devamını Bekliyoruz…