Köy Enstitüleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Köy Enstitüleri, ilkokullara öğretmen yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı kanun ile açılmış okullardır. 1940 yılında tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Enstitüleri açıldı. Türkiye’nin her yanında ilkokullarda öğretmen yetiştirmek üzere açılmış okullardır. 1946 yılında hükümetin yaklaşan seçimleri yitirmek kaygısı ile CHP içinde muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da daha önceden sıkı sıkıya bağlı olduğu ‘İş için iş içinde eğitim’ ilkesinden uzaklaştırıldı görüşü yaygınlaştı. Önceleri yaratıcılığın ön plana çıktığı anlayışın yerine giderek ezberci eğitim modelinin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954 yılında kapatıldı.

 

Neredeyse tüm Anadolu’nun okulsuz, öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün himayesinde Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesi ile kuruldu. Köy Enstitüleri’nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanat’ın çalışmaları da azımsanmamalıdır. Kanat, köye göre öğretmen fikrini savunmuştur.

 

Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir. Köy Enstitüsü aydınlanması bize özgüdür. Türk insanının eğitimcilerinin yaratılacağının bir ürünüdür. Yetiştirdiği öğretmen niteliği hala aşılamamıştır. Bu kurumlar, Anadolu insanının bağımsızlıktan kurtarıldığında nasıl yaratıcı ve üretici yurttaşlar olabileceğini kanıtıdır. Köy Enstitüleri’nde ‘İş için iş içinde eğitim’ anlayışı egemendir. Bu anlayış; doğaya duyarlı, insana duyarlı, yaşamla bütünleşen, ders kitaplarını ezberleyen anlayıştan uzak; yaşamın içinden kaynaklanan bir eğitim anlayışının tanımıdır.

 

Köy Enstitüleri’nde verilen eğitimin sonunda yaşamı değiştiren, dönüştüren, bunu yaparken de kendisi değişen, insanca değerlerle bezenen, insanca bir dünya yaratmaya kurgulayan yurttaşlar yetiştirmek amaçlanmıştır ve bu da başarılmıştır. Köy Enstitüleri; ilkel tarımdan modern üretime yönelme arayışlarının, çağdaş demokrasiye geçebilmek için özgür yurttaşlar yaratma projelerinin, adı yüzyılların karanlığında kalan Anadolu köylülerine insan olduğun hatırlanmasının, Cumhuriyet yurttaşı yaratmanın projesi ile Orta Çağ’ı yaşayan Anadolu köylerinde uygarlık yaratmanın öyküsüydü.

 

Tüm dünyada Faşizm rüzgarlarının estiği 1940’lı yıllarda Anadolu topraklarında güzeli, insana özgü zenginlikleri ortaya çıkarmanın adıydı Köy Enstitüleri. Tüm eğitim süreçlerinde demokratik tartışma süreçlerinin yaşandığı, katılımcılığın yaşayarak özümsendiği Cumhuriyet okullarının adıydı Köy Enstitüleri. Eğitim modeli olarak yönetime katılma, sorgulama ve soğuma bilincine, eleştirel düşünme yeteneğine sahip, dünyadaki gelişmeleri izleyip yorumlayabilen, sorunlar karşısında çözüm yolları arayışında, hep aklı ve bilimi kullanan çağdaş insanlar yetiştirme projesiydi.

 

Köy Enstitüleri dönemi, aynı zamanda Anadolu aydınlanma çağının yaşandığı bir dönemin adıdır. Ne var ki Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 Seçimleri’nin ardından önce sağlık bölümleri kapatıldı, sonra da Köy Enstitüleri’nin programı, klasik ilk öğretmen okullarının programı ile birleştirildi (1951). Birkaç yıl sonra da çıkarılan 6234 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri tümüyle kapatıldı (1954). Köy Enstitüleri’nin adı, İlköğretmen Okulu olarak değiştirildi ve Köy Enstitüleri, tarih sayfalarında yerini bu vesileyle almış oldu.

Köy Enstitüleri