Bu böyle gitmez!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Facebook’ta anılar bölümü var. Geçmiş yıllarda yaptığınız paylaşımları orada görebiliyorsunuz. Zaman zaman yazı yazamadığımda ‘anılar’ bölümüne girip önceki yıllarda yazdığım yazılara göz atıyorum. Güncelliği devam ediyorsa ve hatırlatma yapmak istiyorsam, biraz tembellik hakkından yararlanıp eski bir yazımı yeniden paylaşıyorum.

Yine tembellik hakkından yararlanmak isterken şöyle bir anılara bakayım dedim. Geçen yıl nisan ayında bakla ve bezelyede yaşanan sıkıntıları birkaç kez dile getirmişim. Yazdıklarımdan çıkarsama yapan arkadaş ve dostlarım, destek olalım diye benden bakla ve bezelye istemişlerdi. CHP Kadın Kolları üyesi baza arkadaşlarımın ricası ile belki devede kulak kalır ama iki tona yakın bezelyeyi Ödemiş’e taşımıştım.

Salgın nedeniyle hal ve pazarlar kapatılınca bakla, 80 kuruşa kadar düşmüştü. Bezelye de 2-3 lira civarında alıcı bulmuştu.

İşte o günlerden bir gün Beydağ’da ilk kez bezelye üreten bir üretici, satış için bizden yardım istemişti. O günün değerinde piyasanın az da olsa üstünde alıcı bulmuştu. Parayı aldıktan sonra kaba bir hesap yaptı. “Ben bu parayla gündelikçi parasını karşılayamadım. Bu iş böyle ise tarlayı sürer, bir daha bezelye ekmem!” deyip geri dönmüştü!

İşte yine nisan ortalarındayız. Salgın dönemi hala devam ediyor. Bu yıl salgın önlemlerine ek olarak bir de don olayı yaşandı. Bakla ve bezelye, 25 Mart ve 10 Nisan’da meydana gelen dondan önemli ölçüde etkilendi. Kimi üreticiler, tarlayı sürüp yeni ürün ekmeye başladılar bile. Rekolte az olmasına rağmen bakla, Kaymakçı Toptancı Pazarı’nda 3-3.5 lira arasında alıcı buluyor.

Belki pazarda 6 ila 8 lira arasında satın alıyorsunuz ama malum bakla ve bezelye, kendiliğinden yetişen ve kendi kendine pazara gelen bir ürün değil! Geçen yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi de Kaymakçı Kalkınma Kooperatifi aracılığı ile bakla ve bezelye alıma yapmış, İzmir’de kenar mahallelerde dağıtmıştı. Dolayısıyla piyasa biraz hareketlenmişti.

Bir haftaya kadar yerli bezelye de piyasaya çıkar fakat bezelyede de aynı sorunlar yaşanıyor.

Köylü, bildiği ve pazarı olan ürünü tercih etmek zorunda kalıyor. Kendince başka seçeneği yok… İşte burada birlik, kooperatif ve belediyelere iş düşüyor: Tanıtımını yapmak, pazar bulmak! Gerekirse katma değer yaratacak yöntemler hakkında bilgi vermek…

**

Son günlerde patates konusunda da TMO aracılığı ile alım yapılıp ihtiyaç sahibi vatandaşlara karşılıksız dağıtılacağı ya da dağıtıldığı şeklinde haberler görüyoruz. Patateste de kaç yıldır aynı sorun yaşanıyor.

Biliyorsunuz Ödemiş Ovası, yılda iki ürün patates üretebilen bir iklime ve toprağa sahip. Yaz patatesi sökülemeden kış patatesi ekimleri yapılıyor. Geçtiğimiz günlere kadar 60-70 kuruşa alıcı yok deniliyordu. Bakanlık, duruma el koyarak fiyat düşüklüğü ya da tüketim azlığı nedeniyle satılamayıp depolarda bekleyen patatesleri 80 kuruşa alacağını duyurdu.

Yapılan hesaplara göre patatesin ortalama maliyeti, kiloda 1 TL civarında. 1 TL’nin altında yapılan satışlar üreticiye zarar yazar.

Yine tüketim ve dışsatım olanaklarının azlığından şikayet ediyoruz.

Tarımda planlama, eskiden beri gündemdedir… Üretim ve tüketim dengesi planlanamadığı için yanan, hep üretici olur. Kulenin en dibinde üretici vardır.

Dilerim, elde kalan ürünün devlet tarafından satın alınıp ‘patates satın alamayan’ ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtımı bu yılki sıkıntıyı giderir.

Fakat bu böyle gitmez… Üreticinin güçlenmesi, örgütlenmesi, ürünle ilgili planlama yapabilmesi gerekiyor.

Bu yazı, gazetemizin 16 Nisan 2021 tarihindeki sayısında yayınlanmıştır.

 

Bu böyle gitmez!