2020’nin ardından…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Unutmam, 2020 yılına uyuyarak girmiştim.

Saatler 00.00’ı geçip de yeni yıla adım attığımızda hayatımızda köklü güzellikler olacağı inancını yıllardır benimsemem. Tam aksine her şeyin biraz daha pahalılaştığı, zorlaştığı bir yılı kutluyor olmak bana saçma gelir. Bu öngörü ve düşüncelerle uyuyarak girdiğim 2020, tam da düşündüğüm gibi çok zor geçti.

Hayatımıza hiç tanımadığımız, anlamlandıramadığımız bir virüsün girmesiyle beraber psikolojik ve sosyolojik olarak köklü değişiklikler yaşadık.

Hayatımızın yegane unsurları; bir anda ulaşamadığımız, ne kadar sonra ulaşacağımızı bilmediğimiz şeylere dönüştü. Her gün biraz daha yaklaştığını hissettiğimiz ölümü çok yakınlarımızdan duyunca hayatı sorgulamaya başlayacak da bolca zamanımız oldu 2020’de. Özellikle evde kalmak zorunda olduğumuz uzunca bir süre hediye etti bize 2020.

Ekmek, su, dağ, taş zamlandıkça zamlandı 2020’de.

Şiddet, 21. yüzyılda konuşulurken bile utanılması gereken bir kavramken artmaya devam etti.

Pandeminin baş kahramanları, sürdürdükleri mücadelede bitap düştü. Dokuz ay gibi bir sürede 305 sağlık emekçisini katlettik. Bu katlin bilançosunu ekrana getiren haber kanallarını evlerimizden seyrettik. Almadığımız önlemler, akıllanmadığımız her bir durum ve harekette katlettik emekçileri, ben bunları size yazarken de bu sayı artıyor ve üzücüdür ki artmaya da devam edecek.

2020’nin son gününde 388 kadınımız ve henüz ismi belli olmayan kadınlarımız, en yakınları tarafından saçma sapan gerekçelerle öldürüldü. Yaşam haklarının ellerinden alınması hakmışçasına gömdük yüreğimize o kadınları. “Kim bilir, belki bir gün ben de o kadınların içinde yer alırım” korkusu, 2020’de büyümeye devam etti.

Binlerce sokak hayvanı, ‘hayvan’ statüsü dahi bulunmayan insan kılığına girmiş yaratıklar tarafından işkenceyle katledildi. 2020’de sokak hayvanlarına işkencenin cezası yine, yine ve yine para olarak kaldı.

2020’de milyonlarca esnaf ve işçi işsiz kaldı, bir şekilde işsiz bırakıldı. Geri kalan milyonlar ise işini kaybetmemek için asgari ücretin bile altına emeğini satmaya razı oldu. 2020’de Tolstoy’un da dediği gibi ekmek pahalıydı ama emek ucuzdu.

2020’de yüz binlerce insan; evine ekmek götüremediği, ailesine bakamadığı, ekonomik olarak yaşamını sürdüremediği için bu hayata veda etti.

2020’de kuraklık, geçen yıllardan biraz daha fazla arttı. Dünyaca ünlü sivil toplum kuruluşları, gelecek yıllarda susuzluğun ve beraberinde gelecek tüm olumsuz şeylerin sinyalini verdi.

2020, insanlığımızı sorgulattı bize.

Yaşadığımız hayatın, bulunduğumuz konumun, sağlığın öneminin ve insan hayatının değerinin tablosu çok acı oldu 2020’de.

Sorun 2020 sayısında da değil, insanın kendisinde belki de.

Her gün biraz daha umutlarından, hayallerinden, gelecek planlarından uzaklaşan insanların kendisinde sorun.

Ama insan olmak, yine de umutlu olmakla alakalı.

2021’den çok bir şey beklemiyorum.

Sadece her şeyin biraz daha fazla hayat imkanlarını kısıtlamasına müsaadesi olmasın 2021’in.

Bu karanlığın dahası olmasın artık.

Bize biraz ışık, birazcık da umut gerek. Tabii bütün bunlar, sağlıklı olunca yaşanılabilir kılıyor bu dünyayı.

Ne diyelim;

Zor bittin 2020

Hoş geldin 2021.

2020’nin ardından…