‘Öğretmen’

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çocuk altı yaşında

“Anne ve babamdan ilk defa ayrıldım. Yeni bir ortama girdim. İçeride benim gibi bir sürü çocuk var. Bazıları ağlıyor. Bir tane kadın var. Annem ona ‘Öğretmenim’ demem gerektiğini söyledi. Çok güzel gülüyor. Ara sıra yaptığım yaramazlıklarla onu üzüyorum ama genelde hep başımı okşuyor. Diğer arkadaşlarımın başını okşadığı zaman ona kızıyorum. Sanırım öğretmenimi kıskanıyorum. Ona bir daha yaramazlık yapmayacağıma dair söz verdim.”

Çocuk yedi yaşında

“Geçen yılı birlikte bitirdiğim öğretmenimle ayrılmak zorunda bırakıldım. Anneme, ‘Ben başkasını istemem. Başka arkadaş da istemem’ desem de beni dinlemedi. Artık okuyup yazabileceğimi ve öğlen uyumama gerek kalmadığını söyledi. Adı yine öğretmen olan başka biriyle tanıştım. Bana okumayı öğretmeye başladı. Harfleri yazmayı öğretti. Harfler kelimeleri, kelimeler cümleleri oluşturdu. Öğretmenim, arta kalan zamanlarda sayıları ezberletirdi. Bir süre sonra birlikte oyun oynamaya başladık. Yıl sonunda bana her yeri güler yüzlü bir karne verdi. ‘İyi dinlen çocuğum’ dedi. Ben de sadece onu dinledim. Çok iyi dinlendim.”

Çocuk dokuz yaşında

“Öğretmenim, matematiğim kötü olduğu için anneme biraz daha gayret göstermemi söylemiş. Ev ödevlerimin üzerine daha çok düşmeliymişim. Sıra arkadaşımla geçinemediğim için geçenlerde beni yanına çağırdı. Benimle konuştu. Yardımcı olmak istediğini söyledi. Onun kanatları altında güvende hissediyorum.”

Çocuk on bir yaşında

“Yazdığım şiirleri ve yazıları öğretmenime hep gösterirdim. Daha çok yazmam gerektiğini söylerdi. Bazen derslerden yorulduğumuzu anlardı. ‘Hadi dersi burada bitirelim. Kim şiir okumak ister?’ deyip gözlerime bakardı. Heyecanla parmak kaldırırdım. Gülerek, ‘Gel bakalım’ derdi. Şiirimi bitirdikten sonra ona bakardım. Bana hep umutla bakardı. ‘Yazmayı sakın bırakma’ derdi. Bazı günler hep beraber bir şeyler yer, sohbet ederdik. Arkadaşlarımla bana kendi öğrencilik yıllarını anlatır ‘Siz de ileride çok güzel günler göreceksiniz. Bunun için şimdiden çalışmak lazım’ derdi. Matematik sınavı sonrası öğretmenime hep utanarak bakardım. Onu üzdüğümden utanırdım.”

Çocuk on beş yaşında

“Aidiyet duygumu yitirmiş gibiyim. Birini sevmek bana göre değil. Ailemle sıkıntılarım var. Beni anlamıyorlar. Ödevlerimi bitiremiyorum. Gelecekteki sınavıma odaklanamıyorum. Ne olacağını bilmiyorum. Yüzüm değişti, burnum büyüdü. Aynada kendime bakamaz oldum. Öğretmenim, annemle babama ‘Derslerden uzaklaştı. Ona sevgi ve hoşgörü ile davranın. Bir süre sonra toparlayacaktır’ demiş. Annem ve babam, eve gelince köpürdü. Öğretmenim, beni yanına çağırarak uzunca konuştu. ‘Sen zeki birisin. Bunu kendine yapmamalısın’ dedi. Umursamıyorum. Sadece müzik dinlemek ve yalnız kalmak istiyorum. Arkadaşlarımla aram iyi değil. Derslerde öğretmenimin sürekli beni bir şeylere dahil etme çabası, hoşuma gitmemeye başladı. Ona gemileri yaktığımı söyleyeceğim. Ne kadar yorulduğumu bir tek o anlar.”

Çocuk on sekiz yaşında

”Matematikçi ve İngilizceciyi bir türlü anlamıyorum. Göstermedikleri yerden soru sorup bir de yüksek almamı bekliyorlar. Onlar yüzünden modum sürekli düşüyor. Dersi iyi anlattıklarını düşünmüyorum. Geçmiş yıllardan bu yana hiç şansım olmadı şu dersin öğretmenlerinden. Oysa tarih hocası öyle mi… Ders gelse de hiç bitmese diye bakıyorum. Sınavlarım iyi değil ama olsun, hocamla boş derslerde denk gelirsek oturup iki lafın belini kırabiliyoruz. Ona sevdiğim kişiyi anlatıyorum. Gelecekteki hayallerimi. Beni dinlerken gözleri gülüyor. Ben hocama inanıyorum. Onun bana verdiği akıllar, hayatımı şekillendiriyor. Onu hiçbir zaman unutmayacağım.”

***

Hayat hikayemizde başrol olan öğretmenlerimiz,

Bize olan inancınız, gösterdiğiniz gayretiniz ve geleceğimize koyduğunuz her bir tuğla taşının değerini yıllar geçse de unutmayacağız. Minik fidanınızı sularken titremeyen ellerinizden kaç yaşında olursak olalım hep öpmek isteyeceğiz. Çocukluğumuzda ilk kez gördüğümüz yüzünüz, tanık olduğumuz gülüşleriniz daima aynı tazeliğiyle kalacak, hiç yaşlanmayacak. Bize gururla bakabilin diye hep bir hatıra barındıracağız sizden. Verdiğiniz enerji ve desteğinizle tırmandığımız o eğitim merdivenleri son bulsa da hayatın kendisi olan yokuşları yine sizi anarak tırmanacağız. Ve belki üzücü ama ölürken bile bahsedilen o film şeridi gözlerimizin önünden geçerse eğer defalarca kez karşımıza yine siz geleceksiniz.

***

Kurgulanan yaşamlarımızda hayatla gerçek arasında kurduğunuz bağ için,

Bizi sevdiğiniz için,

Desteklediğiniz,

Hayatınızla hayatımıza köprü kurduğunuz,

Anlam kattığınız,

Ve her gördüğünüzde gururla baktığınız için teşekkürler.

Gününüz kutlu olsun.

Anaokulu öğretmenim Şükriye Yıldız’a,

İlkokul Öğretmenim Mahmut Samancı’ya,

İlkokul Öğretmeni Zeliha Uzun’a,

Lise Tarih Öğretmenim Mustafa Burç’a,

Lise Müdürüm Bekir Dökmeciler’e,

Lise Müdür Yardımcım Ali Bayram’a,

Hiç tanımadığım ama tanıyanların hayranlığını görüp tanımadığıma binlerce kez pişman olduğum Ayhan Kökmen’e,

Ve ismini sayamadığım ama hayatıma dokunup iz bırakan tüm öğretmenlerime…

‘Öğretmen’