Adnan Saygılıer

ESKİ YILBAŞI AKŞAMLARI

Adnan Saygılıer


2024 yılını devirip 2025 yılına girdiğimiz yılbaşı akşamı hüzünlü bir havada olduğumu hissettim. Alıştığımız kutlamalar (yılbaşı ve bayram kutlamaları) çok eskilerde kaldığını fark ettim. Kültür yapımızın örf, adet ve alışkanlıklarımızın yozlaştırıldığı tatsız,tutsuz, yavan bir şekilde davranıldığını üzülerek görmenin hüznü içerisinde siz okuyucularıma seslenme gereği duydum. Çocukluğuma gittiğimde (60’lı yıllarda) günümüzdeki teknoloji yokken yapılan kutlamaların nasıl candan, samimi ve coşku dolu olduğunu hatırladıkça, bir kez daha yaşıyor ve o mutluluğu hala daha hissediyorum. Nasıl mutlu olmayalım ki... Şatafatlı değil ama vasat iki katlı, tek katlı bahçeli evlerimizde komşuluk ilişkilerinin candan olduğu o dönemlerde yılbaşı akşamları bütün aile bireyleri konu komşu toplanır teneke sobanın başında kestaneler közlenir, herkesin Allah ne verdiyse getirdiği ceviz, incir, elma, ayva ve tatlılar yenirdi. Demlenen çaylarla beraber çerezler tüketilir televizyon ve internet olmadığı için büyükler fıkra anlatır, bazı durumlarda tombalalar çekilerek eğlenilir ve bu huzurun yeni yılda da devam etmesi için dileklerde bulunulurdu. Eğlencenin dışında aile büyüklerinin Kur’an okumaları, dua etmeleri ve çocuklara yönelik dini bilgi aktarmaları işin başka bir ayrı bir tadı ve güzelliğiydi. Teknoloji ile birlikte önce televizyon yayınları sonra internet ve sosyal medya ile bu kutlamalardan zamanla uzaklaşıldı. İnsanlar sosyal medya platformlarına bağımlı hale getirildiler. Sosyal ilişkiler zayıfladı ve yeni yetişen nesiller asosyal olmaya başladılar. O örf ve adetlerimiz maalesef zayıflatıldı. Bu yozlaşma maalesef bizi yoz ve yıpratıcı bir kültüre sevk etmeye başladı. Bu kültürel yozlaşmanın önüne geçmek için geçmişten gelen o güzel örf ve adetlerimizi özümsememiz gerekmektedir. Bu durum maddi olarak belki bizleri bir yerlere taşır ancak manevi ve kültürel olarak bizleri zayıflatacaktır. Teknolojinin bilim ve kültürde kullanılmasının son derece önemli olduğuna inananlardanım. Ancak bizi dejenere etmemeli ve bizi değerlerimizden koparmamalıdır. Kendi öz değerlerimize, bilim ve sanata yapacağımız yatırımla ilerlememiz gerektiğine inanıyorum. Japonya’yı örnek alarak “kendi kültürünü yaşatıp bilimde ve sanayide gelişerek kültürlerini sahip çıkan” bir toplum olmamız gereklidir. Ülkemizin bekası için geleceğimiz olan gençlerimizin dejenere olmaması için örf ve adetlerimizin geliştirilerek yaşatılması gereklidir. Bu hususların gereği acilen yapılmalıdır aksi takdirde tehlike çanlarının sesini duyar gibiyim.

İştirak ettiğimiz 2025 yılının başta tüm ülkemiz olmak üzere sağlık, saadet ve barış içinde geçmesi dileğiyle…
 

Yazarın Diğer Yazıları