Zamansızlaşma

Bir baş ağrısı bazen zaman. Keskin ve geçmek bilmeyen… Siz dindirmeye uğraştıkça yerleşen ve zorlayan… İçindesinizdir...

Bir baş ağrısı bazen zaman. Keskin ve geçmek bilmeyen… Siz dindirmeye uğraştıkça yerleşen ve zorlayan… İçindesinizdir zamanın ama dışında olmayı yeğlersiniz.Çıkmak istersiniz lakin kaçmak ya da çıkmak mümkün değildir.

Sabahın akşamdan kalma sıkıntısı taşır insanı günün ilerleyen saatlerine…

Işıyan gün, güneşin yüzüne rağmen soğuk soğuk yoklar insanı. Bahar hevesine kapılan ve bahar sevdasına düşen ağaç, çiçeğini erken açmanın vurgununu yer bir anda. Aceleci tavırların hüsranıdır yaşadığı.

Zirvelere yerleşme sevdasında geç kalan beyazın serpintisidir ovada yüzlere çarpan. İçinde taşıdığı soğukluğun nefesidir aşağılara inen. Şaşırmış mevsimlerin izdüşümleridir bizleri de şaşırtan. Ne desen boş, yapacak zaman yapacağını, işleyecek mevsim bildiğini. Bazen söylense insanoğlu zamanla kendi sesine yabancılaşıp uyacak gelenin ayak seslerine, soluyacak onun üflediğini…

Bir dem tutuşacak dalların ucunda pembe boyayacak dünyayı gerçek bahar boyasıyla. Yalancı baharları geride bırakıp kapılacak insan onun hayaline ve taşıyacak günü baharlardan yazlara. Uyandıysa bir kez doğa, değişim kaçınılmaz demektir. Bir başkaldırının ayak sesleri yürüyecek yeni mevsimlere…

Zamansızlaşmayı diliyor ya insanoğlu bazen, kafasını bir tarafa koyup sadece yüreğiyle yol almak istiyor. Mümkün olduğunda ne yapardı acaba? Bir gönülün dediğine kaptırıp kendini aklını rafa kaldırsa, nerelere ulaşırdı?

rüzgarın nefesi nefesimde

serin eli tenimde

yeşile boyalı zeminin

sarı beyaz süsü

yoldaki göçerin varmak düşü

bir çocuğun savaş gülüşü

donup kalmış karelerde

İnsanlığın düşüşü…

serin serin esen yel

evril

sonra gel

mevsim değişsin

sen yine serince gel

içinde sıcak düşüncelerle beraber…

eteklerinde sahili yalayan dalga

saçlarında ıtırlı bir koku

ufukta yiterken gün doğumları

yenilerine gebe günler

yenilerde yenilenen düşler,düşünceler…

Bakmadan Geçme