'Zafer kazanmışız işte!'

Bizans ve Roma İmparatorluğu’nu 'biliriz' ama hakkında üç beş cümlelik bilgi sahibi değilizdir. Ortalama genel bilgilerimiz,...

Haber

Bizans ve Roma İmparatorluğu’nu ‘biliriz’ ama hakkında üç beş cümlelik bilgi sahibi değilizdir. Ortalama genel bilgilerimiz, ne yazık ki Cüneyt Arkın filmlerindendir.

Tarihi, milattan önceki yani Hıristiyanlığın Peygamberi Hazreti İsa’nın doğumundan önceki yıllara gider. Roma İmparatorluğu tarihini okuduğumuzda Türk tarihi, efsaneleri ve bayrağı ile benzerlikler gösterdiğini fark ederiz.

Örneğin; Roma’nın kurucuları Remus ile Romulus’un dişi bir kurt tarafından emzirilerek hayatlarının kurtarıldığını anlatan bir heykel, İtalya’nın Roma kentinin sembolü durumundadır. Efsaneye göre milattan yüzyıllar önce Savaş Tanrısı Mars ile Rhea Silvia’nın ikizleri doğduktan sonra bir sepetin içinde Tiber Nehri’ne bırakılır. Nehir tanrısı Tiberinus, ikizleri bulur ve onları kendi yavrularını henüz kaybetmiş Lupa adında dişi bir kurda emzirmesi için verir…

Efsane, böyle devam eder…

Doğu Roma İmparatorluğu’nun bayrağı da kırmızı zemin üstünde hilal şeklinde ayın içinde 8 köşeli yıldızdır.

Moğolların ünlü hakanı Cengiz Han da soyunu tıpkı Göktürkler gibi Börteçine’ye yani Bozkurt’a dayandırmıştır. Moğollar ve Türkler, tarihsel ve kültürel olarak birbirlerinden oldukça etkilenen ve aynı dil ailesine mensup olan iki ayrı etnik topluluktur.

Moğollar da Cengiz Han’ın dünyaya gelişini ilahi bir olay olarak görür. Oğuz Kağan’ın doğumundan kırk gün sonra yürüyüp avlanması gibi Cengiz Han da doğarken avucunda tuttuğu bir kan pıhtısıyla dünyaya gelmiştir.

**

Moğollarla Türklerin mücadele tarihi de ilginç olaylarla süslüdür. Burada Mevlana’nın durumu da tartışmalıdır. Mevlana, bütün eserlerini Farsça yazmıştır. Mevlana’nın bir ‘Moğol Ajanı’ olduğu ve Moğol zulmünü onayladığı şeklinde görüşler bulunmaktadır. İddialara göre Mevlana; Anadolu efradına Moğol propagandası yapan, Anadolu’daki Moğol işgaline zemin hazırlayan ve bu doğrultuda Moğol yanlısı Selçuklu yöneticilerini destekleyen ve Moğol yanlılarını kayıran bir kişidir.

Bir görüşe göre de Mevlana, bunu Moğolları Müslüman yapmak için bilinçli yapmıştır.

Ajanlık iddiası, sıradan bir iddia değildir. Google emmiye sorarsanız, Selçuk Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Mikail Bayram’ın konuyla ilgili açıklamaları ile karşılaşırsınız.

İddialar o derece ileri ki bazı kaynaklar, Mevlana’nın Moğollara karşı savaşırken şehit olan oğlunun cenaze namazına bile katılmadığı yönündedir. Mevlana’nın en yakınında bulunan arkadaşı Şems de Ahi teşkilatı üyesi Türkmenler tarafından düşmanla iş birliği içinde olduğu gerekçesiyle öldürülüp kuyuya atılmıştır.

Karamanoğlu Mehmet Bey, Hoca Bayram Veli ve Ahi Evren…

  1. yüzyıl ortalarında Selçuklular, devlet işlerinde Farsça kullanılırdı. Halk ise kendi ana dili olan Türkçeyi kullanıyordu. Mehmet Bey, millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.

1277’de söylediği şu sözü, Türkçe tarihinde önemli bir kilometre taşıdır: “Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergâhda, bergâhda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye”

Okumak, insanı aydınlatır… Ve 30 Ağustos, sıradan bir gün değildir. “Zafer kazanmışız işte!” ile geçiştiremeyiz…

ÇYDD ve belediye işbirliği ile pazar gecesi Bozdağ zirveye tırmanıp güneşin doğuşu ile birlikte Zafer’i kutlayacağız. Siz de katılabilirsiniz…

Bakmadan Geçme