Yusuf'un derdi

Hassasiyet denince aklınıza ne gelir? Diş hassasiyeti, temizlik hassasiyeti, akademik hassasiyet vb. Konumuz hassasiyet… Ama ahlaki...

Hassasiyet denince aklınıza ne gelir? Diş hassasiyeti, temizlik hassasiyeti, akademik hassasiyet vb. Konumuz hassasiyet… Ama ahlaki hassasiyet…

Hani derler ya; kimileri havadan nem kaparmış, kimileri sağanak olsa haberi olmazmış… Bağışıklık kazanmak tabiri hastalıklar için kullanılır. Grip aşısı olur mikroplara karşı bağışıklık yani güç kazanırız ve vücudumuz virüslere karşı uyanık olur…

Bazen sosyal ve ahlaki konulardaki hassasiyetimiz, bağışıklığımız zayıflar ve “Haram helal ver Allah’ım, kulların yer Allah’ım” dedirten bir eksene girebiliriz…

Vakti zamanı gelince her gencimizin bir arzusu vardır. Kendini geçindirecek ve namerde muhtaç etmeyecek, garantisi olan bir işe girmek. Halkımıza göre devlet kapısı demek, garantili iş demek. Tabi devletimiz de vatandaşına hizmeti istihdam ettiği kadrolar ile yapabilmekte…

Eğitim aşamasını tamamlayan gençlerimiz, devletimizce açıklanan kadrolara şartlarının uyması halinde müracaat ediyorlar. Kimisi yaştan kaybediyor, kimisi diplomadan, kimisi de başka bir eksiği sebebiyle başvuramıyor ve başka bir iş kapının peşine düşüyor…

Ben, size ahlaki hassasiyeti zirve yapan bir kardeşimizden örnek vereyim…

Devletimiz, istihdam için kadro ilan eder. Müracaat için belli kriterler istenir. Yusuf adlı bir genç kardeşimiz ilana bakar, tüm şartları tutuyor… Sevinir fakat sevinci uzun sürmez ve vicdanı rahatsız olur. Uykuları kaçar…

Müracaat şartları içinde yaş sınırı 30’dur. Yusuf’un kimlik cüzdanındaki yaşı ise 29, engel yok fakat bildiği bir şey var ki, o da babasının onu üç yaş küçük yazdırmış olmasıdır. Kimliğe göre müracaat edebilmekte ama hakikate göre onun hakkı olmamakta…

Düşünmeye başlar: “Şimdi ben bu kadroya girersem, aldığım maaşla karnımı doyuracağım, evleneceğim, ailemi geçindireceğim belki de hacca gideceğim… Bir de kul hakkı var… Başkasının yerine işe girmiş olacağım” diye düşürken “Yahu daha bu işe girmeden uykularım kaçtıysa girince neler çekerim” der ve müracaat etmez.

Böyle bir ahlaki hassasiyete sahip Yusuf’a saf nazarıyla bakanlar, “Adamın derdine bak” diyenler olabilir…

Ancak bir işe girebilme adına soruların çalınması, yaşların mahkeme kararıyla değiştirilmesi ve farklı baypas yollarının varlığı karşısında Yusuf’un durumu ne kadar da değerli değil mi? Aslında olması geren de bu değil mi?

Toplumsal olarak ahlaki hassasiyetimiz azaldığı için de böyle örnekler karşısında “Allah Allah!” deyiveriyoruz…

Ahlaki hassasiyetlerin tüm topluma yayılması dileğiyle…

Bakmadan Geçme