Yum gözlerini
Hadi bu sabah gözlerinizi kapatın, bir anlığına mekandan, sizi hapseden her ne varsa onlardan kurtulun ve...
Hadi bu sabah gözlerinizi kapatın, bir anlığına mekandan, sizi hapseden her ne varsa onlardan kurtulun ve özgür bir şekilde salın kendinizi dışarıya. Rüzgarın fısıldadığı şarkı eşliğinde salının bir süre havada. Sonra bırakın sizi nereye götürecekse onun kollarına, bir uçurtma misali.
Mevsim bahar, havada mis gibi kokular. Bak sen içerideyken erguvanlar açmış, leylaklar açmış ve diğerleri kokularıyla boyamışlar bahar sabahını. Bahar bahar kokuyor etraf! Dünyanın yüzü, bahar bahar ışıldıyor. Yağmur yeni çekmiş elini yeryüzünden, yeni yıkanmış yüzüyle pırıl pırıl zemin. Her ne varsa daha bir canlı, daha bir parlak gülümsüyor. Kuşlar süzülüyor mavisi aydınlanmış göğe doğru, daha bir şevkli. Bulutlar oynaşıyor ufak ufak mavilikler üzerinde. Hadi sen de salın onlarla birlikte! Açtın ya gönül pencereni, çıktın ya dışarı, bıraktın ya ruhunu serbest, artık özgürce takıl istediğin gibi. Sana ne fısıldıyor mevcudat, kulak ver onlara. Sabah seremonisinde adını bilmediğin şu çiçeklenmiş ağaç üzerindeki kuş, ne de güzel şakıyor. Şarkısı ağaca mı, çiçeğe mi, bahara mı yoksa sadece sevincini mi paylaşıyor? Boş ver, yorma kafayı. Tadını çıkar bu hoş melodinin, sevincine ortak ol. Ruhunun dinginleştiğini hissediyor musun? Huzur var havada. Çek içine sonuna kadar huzuru, solu soluyabildiğin kadar…
Sokaklar boş… Bu mevsimde çocuk cıvıltıları yok, araba sesleri yok, kaldırımlarda hayata yetişmeye çalışan telaşlı adımlar eksik. Bu sükunet belki de huzuru bahşeden. “Sokaklar boş, başka insanlarla şenleniyor insanın gönlü” diyebilirsin. Ama kulak ver, ne çok ses var onlar dışında. Bak, kaldırımlardan başını uzatıp gülümsüyor gökkuşağı, gökkuşağı çiçekler. El ayak çekilince, ayaklar altında ezilmeyince boylanıvermişler her biri bir taraftan. Bir serçe konmuş asmanın dalına, taze yapraklar arasından “Ben de varım, beni de gör!” dercesine cıvıldıyor. Onu da gör…
Ne diyor şair, Güneşe Özlem şiirinde;
Çeksem kapıyı gitsem
Taşlar arasında çimenler biten
Kaldırımlar boyunca gitsem
Açık pencerelerinden beyaz yorganlar görünen
Işıklı dut gölgelerinden
Fakir mahallelerin akkavakları
Yalansız suyla güneşle büyüyen
Ordan öte katırtırnakları sarı sarı
Bir erguvan vardı
Pembe mi desem deli mi desem.
Bu ümit olmasa içimde
Buralarda bir gün beklemem. NECATİ CUMALI
Kulak ver ustaya, ümidini parlat. Hadi kapat gözlerini, aç gönül pencereni ve bırak girsin içeriye ümit güneşi. Gülümse, gülümse ki daha güzel olsun dünya…