Yerli ve milli

Yaklaşık bir haftadır beraber olamıyoruz. Bu ayrılığın nedeni, benim Güneydoğu Anadolu gezisi yapmam idi. Altı günlük...

Yaklaşık bir haftadır beraber olamıyoruz. Bu ayrılığın nedeni, benim Güneydoğu Anadolu gezisi yapmam idi. Altı günlük gezide bulunmamdan dolayı yeni yazı yazamadığım için arada eski yazılarımı yeniden paylaşarak parmaklarımı da dinlendirmiş oldum.

GAP gezimiz, benim için çok verimli geçti. İyi bir rehber eşliğinde Adana’dan başlayıp Urfa’ya kadar olan Atatürk Barajı çevresindeki tarihi bölgeleri yerinde görme olanağı bulduk. Eski başbakan ve cumhurbaşkanlarından Demirel’in ‘GAPTIRMAM’ dediği GAP bölgesini gezdik. Tabi yine bol miktarda notlar alıp fotoğraflar çektim ve elbette bunları yazıya da dökeceğim. Kimbilir, belki de ‘Koştur Koştur Balkan Turu’ gibi yeni bir ‘Koştur Koştur Anadolu Turu’ çıkar.

Neyse… Perşembe akşamı Adana’dan 21.30’da kalkması gereken uçağımız, üç saat rötar (erteleme) yaptığı için cuma sabahı Ödemiş’te olabildik.

Gezi nedeniyle yıllardır yakından takip ettiğim 3 Eylül Kurtuluş Törenleri ile ‘milli’ fuar etkinliklerini izleyemedim. Biriken Küçük Menderes gazetelerinden takip ettiğime göre 3 Eylül Kurtuluş Törenleri, alışık olduğumuz gibi sabah yapılan törenler ve akşamındaki halk konseri ile gerçekleştirilmiş. Sonra da fuar açılışı.

Ödemiş’e dönüşümüzün akşamında soluğu fuar alanında aldım. Kısaca yazalım, zeminde bir değişiklik var ama fuar bildiğimiz gibi. Yıllardır fuarla ilgili düşüncelerimi yazıyorum ama bu yıl yazmayacağım. Çünkü kimi insanlar eleştiriyi görüyor, kimi de “Sana ne, niye yazıyorsun!” deyip yazmamam gerektiğini telkin ediyor. Yıllardır yazıyorum, bir şey değişmediği gibi bu yıl yazmadım yine bir şey değişmedi. Oldu mu oldu!

Sosyal medyadan beni takip eden bir arkadaş, fuar alanında beni görünce “Hocam hoş geldin. İyi tatil yaptın, dinlenmişsindir” dedi. Ben de tatil değil gezi yaptığımı, dinlenme yerine yorulduğumu söyledim. Böyle bir gezinin dinlendirmeyeceğini siz de bilirsiniz. Ama iyi gezdik.

Reklam etmeden, hakkını da vererek turu düzenleyen Lemon Flower’un sahipleri Mehmet Cingöz ve Gürcay Işık’a teşekkür ederim. Aslen Diyarbakırlı olan fakat Anadolu’yu yutmuş rehberimiz Bedreddin Ercan’a da ayrıca teşekkür ederim. Gezi ekibi de güzel olunca tatlı bir yorgunlukla iyi bir gezi yapmış olduk.

Soluğu fuar alanında aldım dedim ya. Aklım, üyesi olduğumuz Küçükmenderes Havzası Koza Hareketi Derneği’nin (Koza-Der) yerli tohum takas standında kalmıştı. Panayırı hızlıca dolaştıktan sonra hemen stantların en ücra noktalarında yer bulabilen derneğin standına gittim. Panayırı hızlıca dolaşmak derken alış veriş ve birbirine karışan müzik gürültüsünden bahsettiğimi sanıyorum anlamışsınızdır.

Bu yıl kurumsallaşma aşamasında olan Ödemiş Sanat Etkinlikleri Merkezi (ÖSEM) de standa nöbet desteği vermişti.

Derneğin etkinliği hakkında sanıyorum gazetede çıkan haberlerden bilgi sahibi olmuşsunuzdur: Yabancı tohum tekellerinin karşısında hiç olmazsa anlayış olarak yerli tohumu koruma bilincini oluşturmak. Fuarımızın ne kadar ‘milli’ ölçülerde olduğu tartışılır ama Koza-Der’in yaptığı bana göre bu fuarın en yerli işlerinden biri idi. Bence tarım ekonomisine sahip bir bölgede açılan bu tür fuarlarda böyle etkinlikler en görünür yerlerde sergilenmelidir. Bence buna yerel yöneticiler özel olarak destek vermeliler hatta teşvik etmeliler diye düşünüyorum. Dilerim daha sonraki yıllarda daha iyi yerlerde yer alırız…

**

Önümüzde başka destek verilmesi gereken etkinlikler var. Kısaca hatırlatmak gerekirse Ödemişli ‘Başsoy’ ailesi adına beş yıldan bu yana orta ve lise öğrencileri arasında yaptığımız edebiyat yarışması, hazırlıklarını Umut Sanat Tiyatrosu’nun yaptığı Tiyatro Festivali ve çok sayıda kurumun içinde bulundu. Birgi İncir Festivali var. Bunlarla ilgili önümüzdeki günlerde başka yazılar yazacağım.

Bugünlük sadece ‘hoş bulduk’ diyelim.

Bakmadan Geçme