Araştırmacı yazardan Gökçen Efe konferansı
Kuvayı Milliye kahramanı Gökçen Hüseyin Efe’nin şehadetinin 102. yıl dönümünde araştırmacı tarihçi yazar A. Munis Armağan,...
Kuvayı Milliye kahramanı Gökçen Hüseyin Efe’nin şehadetinin 102. yıl dönümünde araştırmacı tarihçi yazar A. Munis Armağan, Tire Belediyesi Kültür Salonu’nda konferans verdi. Konferansa Tire Belediye Başkan Yardımcısı Sefa Yıldırım, daire amirleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferans sonrası Munis Armağan’a teşekkür eden Tire Belediye Başkan Yardımcısı Sefa Yıldırım, Armağan’a çiçek takdim etti.
Tire’nin başarılı tarihçisi ve yazarı A. Munis Armağan, Gökçen Efe’nin hayatından önemli bilgileri paylaşarak şu ifadeleri kullandı: “Osmanlı Devleti’nin 600 yıllık yaşamının son 200 yılı, çok sancılı geçmiştir. Devlet otoritesi zayıflamış, ekonomi bozulmuş, kurumlar yıpranmıştır. Bu süreçte etkili olan nedenlerin başında da toprakların yavaş yavaş elden çıkması, imparatorluğun çözülmesi, ardından 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yitirilen coğrafyalarda Osmanlı Devleti Ankara’ya kadar, Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmıştır. Bu süreçte Mustafa Kemal gerçeği, Anadolu’nun şekillenmesinde çok önemli rol oynamıştır. Bu sürece girerken Mustafa Kemal’in deyimiyle ordular dağıtılmış, tersaneye girilmiş, özetle her açıdan imparatorluk çözülmüştür.
Bu durumu göz önüne alan Mustafa Kemal, Anadolu’nun da elden gitmemesi için bir başkaldırı hareketinin öncüsü olarak Anadolu’ya geçirmiştir. Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra devlet yeni yeni şekillenirken bu kez işgal süreci yaşanmaya başlamıştır. 1. Dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Antlaşması’na dayanan işgalcilerin yedinci maddeye sığınarak işgale girişmeleri, yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bir yandan işgalci kuvvetlerle çarpışmak, diğer yandan İstanbul hükümetinin ve sarayın organize ettiği iç ayaklanmalar, ikinci faktör olarak Kuvayı Milliyecileri karşı çıkan uçlar haline getirmiştir. Mustafa Kemal ve arkadaşları ile Anadolu, bir taraftan Batı Anadolu’nun işgalini sona erdirme çabasına girmişken ikinci bir tehlike olarak ayaklanmaların başlaması, bütün çabaları zora sokuştur. Bu süre içerisinde özellikle yeni yeni oluşan Kuvayı Milliye hareketi ve efeler ordusu, Mustafa Kemal’in yardımına koşan en önemli etken olmuştur. Efelerin Kuvayı Milliye sürecindeki etkileri çok önemlidir. Bir yerde cumhuriyet sürecinin etkilerini sağlayan ilk basamaktır.
İşgalcilere yaptığı baskınlar
Mustafa Kemal’in deyimiyle efelerin cumhuriyetin kuruluşunda çok önemli yeri vardır. Bu tablo içerisinde kuşkusuz çok büyük hizmetleri olan efeler olmuştur. Bu efelerden birisi olan Gökçen Hüseyin Efe, Ödemiş’te doğmuştur. Ödemiş’te doğduğu köy hakkında farklı görüşler vardır. Yaygın kabul, Türkönü köyü (eski adıyla Ayasuret) olmakla beraber Sabahattin Burhan’a göre Gökçen Efe’nin doğum yeri Kurucuova köyüdür. Babasının adı İbrahim, annesinin adı ise Hatice’dir. Doğum adı Hüseyin olup sarı-yeşil gözlerinden dolayı köylülerince kendisine ‘Gökçen’ denilmiştir.
Zeybekliğe Çakırcalı’nın çetesinde başlayan Gökçen Efe, Çarkıcalı’nın 1911’de öldürülmesi ile Tire’nin Güme Dağı’nda kendi çetesini kurmuş ve bir müddet daha zeybekliğe devam etmiştir. Sabahattin Burhan’a göre bu sürede Gökçen Efe; fidye için dağa bir tek kişi bile kaldırmamış, zaptiyelere kurşun sıkmamış ve devlet malına el uzatmamıştır. Gökçen Hüseyin Efe’nin Kuvayı Milliye’ye katıldıktan sonraki ilk faaliyeti, Fata Baskını olmuştur. Fata köyü, Ödemiş ve Tire ile Adagide’deki önemli askeri karargahlardandır. Gökçen Efe, 16 Ağustos 1919’da köye baskın düzenlemiştir. Baskın; hazırlanış, plan ve uygulanış bakımdan Bayar’ın deyimiyle şaheser bir gerilla hareketidir. Baskın öncesi düşmanın durumu detaylarıyla öğrenilmiştir. Gökçen Efe, elindeki kuvvetleri altı müfreze şeklinde düzenleyerek baskındaki görev dağılımlarını yapmış ve iyi bir plan hazırlanmıştır. Telefon hatları da kesilen köyü dört bir yandan kuşatan Gökçen Efe müfrezesi, 16.30’da topyekun taarruza geçmiştir. Köyde bulunan Yunan kuvvetlerini neredeyse imha eden müfreze, burada Yunanlılara ait silah, cephane ve teçhizatı ele geçirmiştir. Bu esnada Ödemiş ve Tire’den gelen düşman kuvvetleri tarafından çevrildiğini anlayan Gökçen Efe, düşman çemberinden çıkmayı da başarmıştır.”
“En etkili şekilde uyguluyordu”
Armağan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gökçen Efe, Kuvayı Milliye’nin cüretkar hareketlerinden birisi olan Üçyol Muharebesi’ne de 300 kadar kızanıyla katılmıştır. 26 Ağustos günü Üçyol’daki Yunan mevzilerine yapılan taarruz harekatında her ne kadar sonuç alınamasa da müfrezeler, kendilerinden fazlasıyla üstün Yunan kuvvetlerine karşı cesaretle çarpışmıştır. Bu çarpışma esnasında Gökçen Efe, becerikli manevraları ve cesareti sayesinde Hacı Halil Ağa ve arkadaşlarını esir olma tehlikesinden kurtarmıştır. Efe, Üçyol Muharebesi sonunda kızanlarıyla beraber Mendegüme’ye çekilmiştir.
1919 Eylül’ünün başlarında Gökçen Efe, Fata’yı ikinci defa basmıştır. İlk baskından sonra Yunan kuvvetleri tekrar Fata’ya girdiğinde Gökçen’in evi ile birlikte birçok köy evini yakmışlardır. Efe, intikam almak için yaptığı baskında Yunan kuvvetlerine yine büyük zayiat verdirmiştir. Yunan kuvvetlerinden ancak çok küçük bir kısım kurtulmayı başarabilmiştir. Fata’da iki gün kadar kalan Efe; Ödemiş, Tire ve Üçyol’dan daha kalabalık Yunan kuvvetlerinin gelmesi nedeniyle müfrezesini Fata’nın güneyine çekmiştir. Karaçamur’da kısa bir müddet istirahat eden Gökçen Efe, müfrezesini gruplar halinde yeniden organize etmiştir. 8-10 kişilik kollar halinde Ödemiş-Tire-Adagide bölgesinde düşman kuvvetlerinin ikmal yollarına pusuları kurup, karakollarını basarak birçok yıpratma hareketleri gerçekleştirmiştir. Sıtkı Aydınel’e göre Gökçen Efe, Kuvayı Milliye’nin yapması gereken gerilla savaşının her türlü taktiğini en etkili şekilde uyguluyordu. Gökçen’in faaliyetleri yüzünden Yunanlılar, cephe gerisindeki güvenlik için daha fazla kuvvet ayırmak zorunda kalıyordu.
“Mevzilerden geri atıldılar”
Gökçen’in faaliyetlerinden oldukça zarar gören Yunanlılar, Efe’yi ve müfrezesini yok etmek için 1 Ekim 1919’da takviyeli bir tabur kadar askerle Sarılar ve Çamurdere arasındaki dağlık bölgeye ilerlemişlerdir. Gözcüleri vasıtasıyla durumdan haberdar olan Gökçen Efe, hemen tedbir alarak düşmanın geçiş yolları üzerindeki hakim noktalara pusu kurup ani bir baskınla Yunanlılara çokça kayıp verdirmiştir. Bu sırada Tire’den gelen gruptaki düşmanla Küre’ye ilerleyen takviyeli bir dağ topçu birliği ve takviyeli iki piyade bölüğü birleşerek Küre-Küçükören istikametine taarruz etmişlerdir. Burada Yunan kuvvetleri, Gökçen Efe müfrezesi ile diğer Kuvayı Milliye müfrezelerinden kurulu daha büyük bir kuvvetle karşılaşmışlardır. Bu kuvvetlerin Tuzluk Tepe ve Mağara sırtlarına karşı taarruzu sayesinde düşmanın Küre’den sonraki ilerlemesi durdurulmuş, Yunanlı kuvvetleri ilk işgal ettikleri mevzilerden ve Küçükören köyünden geriye atılmıştır.
Taarruz esnasında şehit düştü
8 Kasım 1919’da Gökçen Efe, 80 kişilik bir kuvvetle Ödemiş-Adagide arasında ilerleyen bir düşman kafilesini pusuya düşürerek kayıp verdirmiştir. Ele geçirdiği silah ve cephane dışında birisi yaralı olmak üzere üç Yunan askerini de esir etmiştir. Gökçen Efe’nin baskınlarından bıkan ve Ödemiş-Adagide yolunu açmak isteyen Yunan kuvvetleri, Ödemiş’ten getirilen topçu, piyade ve makinalı tüfeklerden oluşan mevcudu 5000 kişiye yakın bir kuvvetle onun bulunduğu Kaymakçı’ya doğru 21 Kasım 1919 günü aniden taarruz etmişlerdir. O sıralar hasta olan Gökçen, 180 kişilik kuvvetiyle Göcen Dağı sırtlarında bulunuyordu. Efe, zayıf mevcuduyla kendisinden kat kat kalabalık düşman kuvvetlerine karşı inatla direniyordu. 2-3 saatlik çarpışmadan sonra düşmanın kalabalık mevcudunu gören civar köylerden ve zeybek müfrezelerinden Gökçen Efe’nin müfrezesine takviyeler gelmeye başlamıştı. Böylelikle Gökçen’in yanındaki kuvvet, 800 kişiyi bulmuştu.
Çarpışma lehe doğru sonuçlanmak üzereyken sağ kanatta yer alan Bakırlı Efe’nin kuvvetleri geri çekilmeye başladı. Yunan kuvvetleri, bu boşalan gediğe hızla girdiler. Boz Sivri Tepesi’nde çarpışırken Bakırlı Efe kuvvetlerinin çekilerek boş bıraktığı kesimden ateş altına alınan Gökçen Hüseyin Efe, ateşin Bakırlı Efe kuvvetlerinden geldiğini sanarak bir anlık ihtiyatsızlıkla ayağa kalkıp ‘Bakırlı atma!’ diye bağırdığı anda düşman mermilerinin hedefi olmuştu. Ağır yaralanan Gökçen Efe, Kahyaoğlu Mustafa Efe’nin kollarında oracıkta şehit düşmüştü. Sekiz saat süren çarpışmada düşman kuvvetlerinin yoğun ateşine maruz kalan müfrezeler, Gökçen Hüseyin Efe’nin cesedini dahi taşıyamadan geri çekilmişlerdir. Sabahattin Burhan’a göre, Gökçen Efe’nin cesedi 5 ay 11 gün ortada kalmış, 2 Mayıs 1920’de ablası Ümmü (Çınar) Hanım tarafından şehit düştüğü yere defnedilmiştir. Daha sonra naaşı, 24 Mayıs 1971’de Kaymakçı-Maşattepe’deki anıt mezara nakledilmiştir. Esasında şehit olduğu tarih kaynaklarda farklılık göstermektedir.”
Özcan Çetin
Bakmadan Geçme





