Selçuklu torunu!
Selim Şahan
Bazen yazıp yazmama konusunda sizlerle muhasebe yaptığımı bilirsiniz…
Nasıl yazarız, niçin yazarız, neden anlatırız?
Eskiden gazete yazılarına önem verirdim. Basılı yayın organları ertesi günü beklenirdi. Ve okunuyorduk…
Şimdilerde de sosyal medya adı verilen dijital yayın organları öne geçti. Hem de ne geçme! Anında haber alabiliyorsunuz… Ellerimizdeki taşınabilir telefonlarla canlı yayına bağlanıp, dünyanın her yerine bilgi aktarabiliyorsunuz.
Uzatmayalım… Yazıyorum ama gelin bir de yazana sorun…
Belki bir uğraş, belki bir kafa dağıtma…
Belki de bir eski günleri hala sürdürme hevesi…
Eylemlerimizin bir amacı vardır. Eylem derken sadece ‘gösteri’ anlamayın, her türden davranışımıza eylem diyebiliriz.
Yazma eylemi için yarına yatırım diyebilirsiniz…
Günü ya da ânı değerlendirme diyebilirsiniz…
Yazıp, atıyorum…
‘Yarına kalır!’ diye değil asıl amaç burada…
İç sıkıntısını dağıtma da diyebiliriz… Sıkıntısını sözlere ve seslere aktarma eylemi…
Bakın en güzel türküler insanların sıkıntılı olduğu dönemlerde ortaya çıkmıştır. Ve sanatçılar normal insanlar değildir. Sanatçı sıra dışı insandır. Normal insan işinde gücünde olan insandır.
Normal insan sabah kalkar, işe gider, eve gelir, yatar yine kalkar ve döngüyü rutin olarak sürdürür…
**
Geçtiğimiz Cumartesi günü bir grup sendikalı arkadaşla İzmir’e mitinge gittik. Üyesi olduğumuz Eğitim-Sen’in de bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından düzenlenen ‘Bütçe’ mitingi için yola çıktığımızda şakır şakır yağmur yağıyordu… O yağmurda İzmir’e gidip bütçe ile ilgili yürümek akıl işi değildi belki. 20 kişi kadardık. Yağmur, Gaziemir’e kadar devam etti. Konak’a vardığımızda durmuş, hafiften de güneş açmıştı…
Normal insan evinde oturur, kahvaltısını yapar ve pazara çıkmak için havanın açmasını bekler…
Konuşmacılar, asgari ücretten söz ettiler, emekli maaşlarının azlığından dem vurdular, işsizliğin hızla arttığını, üretimin de azaldığını söylediler ve çalışanlara daha fazla bütçe talep ettiler.
Hani bazen insanlar bir konuda canları yanınca ‘Bu sendikalar nerede?” diye sorguluyor ya! 5-10 bin kişi vardık… Ben de bu normal insanlar nerede diye sorguladım…
**
Sıradışı bir belediye başkanı, günlük siyaseti eleştirip, “Apo ile yatıp, Papa ile kalkıyorlar” demiş…
Bu günlerde trol medyası İmralı ve Vatikan ile yatıp kalkıyor… 100 yıl öncesinden hatta Fatih dönemlerine kadar gidip Papa’nın Türkiye’ye niçin geldiğini sorgulayan çevrelere verip veriştiriyorlar.
Hergün bir gerginlik, hergün bir tartışma…
Normal değiliz bence…
Yok efendim Halife olsaymış bu günlere kalmazmışız!
Yok efendim dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyormuşuz… Günde beş vakit okunan ezan ve özel durumlarda okunan selada ne anlatılıyor diye sorsan bilecek kişi sayısı %3-5’i geçmez…
Ben neden yazıyorum ki!
Papa geldi, İznik’i öğrendik… Osmanlı’dan önce beylikler, daha önce de Selçuklular vardı… Özbeöz Türk idiler… Fakat kimse bugün “Ben Selçuklu torunuyum” veya “Aydınoğlu torunuyum” demiyor! Bin türlü milletten oluşan Osmanlı neden çöktü diye de sorgulanmıyor… Kimileri işin kolayını bulmuş “İçimizdeki hainler çökertti!” diyor
Sorgulamak iyidir…
Ayrıca kendi özel iç sıkıntılarımız olsa bile yazmak kafa dağıtır…