Selim Şahan

Saltanat Şurası üyelerinin torunları!

Selim Şahan

Ne kadar takip ediyor ve ilgi gösteriyorsunuz bilmiyorum ama şu sıralar sahte fotoğraflı ve kimlikli trol sayfalar çok yoğun bir algı operasyonu peşindeler. Çoktan beri bu işleri yapıyorlar ama son zamanlarda iyice arttırdılar. Bütün işleri güçleri normali bozmak ve kendi yazdıkları hikâyeleri gerçekmiş gibi satmak. Yaptıklarına ‘algı operasyonu’ deniyor.
Tarihsel gerçeklikleri ters yüz edip saçma sapan hikâyelerle, hakaret ve küfürlerle saldırıyorlar.
Neymiş efendim Osmanlı'yı emperyalistler değil de cumhuriyetin kadroları yıkmış!
Cumhuriyetin kadrolarına ağza alınmayacak küfürler ve hakaretlerle saldırıyorlar.
Biraz tarih bilmesem ve okumasam kendimden şüphe edeceğim. Bu tipler özellikle facebookta takılıyorlar. Çünkü oy kitleleri orada…
Benim de etkileşimde bulunduğum çevre ve arkadaş grubu orada olduğu için ister istemez önüme geliyor. Kimilerine yanıt yazıyorum. Kimileri ile tartışıyorum… Siz, 'aman canım, vakit harcamam' diyebilirsiniz… Daha önce de yazdığım gibi Nazım’dan esinlenerek ‘sen yanmazsan ben yazmazsam’ muhabbetine takılıyorum ben…
Samimi olanlar için Osmanlı’nın son dönemini öğrenmek hiç de zor değildir aslında.
Örneğin Mondros Mütarekesi (Ateşkesi) ile başlayabilirsiniz.
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan antlaşma belgesi. Antlaşmayı Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalamış. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiş.
Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını belirleyen ilk uluslararası belge olması açısından da önem taşımış.
Sonra İzmir ve İstanbul’un işgalinden önce 18 Ocak 1919 tarihinde imzalanmış Paris antlaşması var ki antlaşma ile Urfa, Antep, Maraş, Fransızlara; Batı Anadolu da Yunanlara bırakılmış.
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr’i hiç hatırlatmıyorum! İngilizlerin önerisi ile Anadolu 5 federal eyalete bölünmüş: Anadolu, Suriye, Irak, Filistin ve Ermenistan. Yani sizin anlayacağınız Ankara’nın çevresine büzüşmüşüz!
Ankara’daki Ulusal Hükümet, Sevr’i imzalayan ve Saltanat Şurası'nda olumlu oy kullananları hainlikle suçlayıp 150 kişiyi vatandaşlıktan çıkarmış.
Saltanat Şurası, Osmanlı’nın ileri gelenleri ve din adamlarından oluşuyor. Tavsiye kararları alıyor ve meclise gönderiyor. Daha sonra Padişaha. Saltanat Şurası’ndan geçen bu Sevr antlaşması Padişahın meclisi kapalı olduğu için Padişaha kadar gidememiş…
Gelelim Kıbrıs meselesine. 93 harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı Rus savaşında Osmanlı Devleti’nin yenilmesi üzerine Kıbrıs adası İngiltere’ye kiralanmış. 1914 yılına kadar mülkiyeti Osmanlı Devleti’nde olmak üzere idare eden İngiltere, bu tarihten sonra Kıbrıs adasını ilhak ettiğini bildirmiş. Karar üzerine Osmanlı Devleti bir şey yapamayınca ümitsizliğe kapılan birçok Kıbrıslı Türk adadan ayrılmış.
“Ege adalarını sağır İsmet, Yunanlara hediye etmiş” diyorlar.
Ege adaları, 1915’e kadar İtalya ile Yunanistan arasında gidip gelmiş, bizden çoktan çıkmış yani….
**
Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama Cumhuriyetin ilanından 2 yıl sonra, İzmir’e ilk giren Kuvayı Milliye güçlerinin başındaki komutan Fahrettin Altay Paşa Çankaya’da Atatürk’ün misafiridir. Beynini hep meşgul eden bir soru vardır:
"Acaba Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti neden 29 Ekim’de ilan etmiştir?"
Atatürk yanıt verir:
"Mütarekenin ilk günlerini hatırlarsın. Saray ve hükümet teslimiyeti kabul etmişti. Hükümet sarayın, saray da itilaf devletlerinin elinin altına girmişti. Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı. Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet ise 29 Ekim. İşte bu da mazlum bir milletin âhıdır.
Teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bilen yetkililer, bu trol sayfaları kimlerin kullandığını bilmiyor mu sanıyorsunuz!
Gün gelir listeler yayınlanır. Ama hep yaptıkları gibi “Kandırılmışız! Allah affetsin!” diyerek aradan sıyrılmaları pek muhtemeldir. Sanıyorum onlar Saltanat Şurası üyelerinin torunları olsa gerek.
Yaşasın laik ve demokratik Cumhuriyet!

Yazarın Diğer Yazıları