Selim Şahan

Kırkoluk…

Selim Şahan

Geçtiğimiz hafta sonu 4 arkadaş bir araya gelip, yakın çevre gezisi yaptık… Sabah Ödemiş’ten çıkıp, Bozdağ üstünden Manisa’nın Ahmetli, Gölmarmara, Akhisar ve Salihli ilçelerini ‘tavaf’ ettik. Gezimizin ana nedeni Akhisar’da yapılan bir etkinlik idi… Hadi dedik hem etkinliğe katılalım hem de şöyle bir çevre gezisi yapalım.
İlk durağımız elbette Bozdağ’daki Kırkoluk çeşmesi oldu…
Kırkoluk çeşmesine epeyden bu yana gitmemiştim.
Bilenler biliyor ama bilmeyenler için küçük bir açıklama yapayım.
Bozdağ’dan Salihliye doğru akan derede hala su vardı. Bu su bilindiği gibi kaynak sularının birleşmesi sonucunda dere haline gelir. Bozdağ’dan Salihli yönüne doğru ilerlerken, eskiden yol kenarında bir pınar vardı. Pınar, doğal dağ suyu ile besleniyordu ve zamanla oraya kırk oluk takıldığı için pınarın adı da Kırkoluk Çeşmesi olarak ünlenmişti. Hatta, kimileri bu suyun şifa dağıttığına inanılır, çevresindeki çalılıklara da çaput adı verilen bez parçaları bağlanarak dilekler dilenirdi.
 
Bu sudan içmek isteyen vatandaşlar da yolun trafiğini engellediği için, bu kırk oluğun biraz daha modern olanı yolun daha geniş olan bölgeye taşınmış, çevresine de alış-veriş dükkanları yapılmıştı.
Şimdi hangi belediye başkanı döneminde bu işlem yapıldı bilmiyorum ama vatandaşlarımız her iki oluk bölgesinden de su içmeye ve almaya devam ediyorlar. Bölgeye, hem Ödemiş’ten hem de Salihli bölgesinden vatandaşlar ilgi gösteriyor. Yayladaki bu tesis, her iki ilçemize de ortalama 25-30 kilometre uzaklıkta…
 
Doğruyu söylemek gerekirse, yeni yapılan kırk oluk çeşmelerinin hepsinden su akıyordu, temizdi ve kimi vatandaşlarımız, gelmişken kırk oluğun hepsinden de birer yudum da olsa içiyorlardı…
Yeni tesislerdin çevresinde çalı çırpı yoktu ama eskisinin çevresindeki çalılıklar yerinde duruyordu…
Ve ne ilginçtir ki kimi vatandaşlarımız hala çevredeki çalı çırpıya çaput bağlamaya devam ediyorlardı. Hatta hazırlıksız gelip çaput getirmeyenler, ellerindeki pet şişelerinin marka adları yazan bandajlarını bağlamışlardı.
Orada şunu düşündüm, görünen bir yere “Çaput bağlamanın İslam’da yeri yoktur” diye bir yazı yazılsa bile insanlarımız inatla çaput bağlamaya devam edecekler…
 
Orada ne yapılabilir?
Yeni tesislerdeki dükkanlar bana göre hala amatörce… Daha estetik ve profesyonelce düzenlenebilir… Yerli ve organik iddiası ile satışta olan ürünler denetlenebilir…
Oradan geçtik, Salihli ile Ahmetli ilçeleri arasındaki Sart harabelerine…
Lidya Devleti’nin başkenti olan Sart’ın 5000 yılı aşkın bir tarihi olduğunu biliyoruz. Roma ve Bizans dönemlerinin de önemli bir yerleşim merkezi.
Yanıbaşımızda ama şimdiye kadar gidip gezmemiştim. Lidya deyince aklımıza para ve altın geliyor…
Para ve altın bulamadık ama ‘Bronzlu Ev’ olarak adlandırılan antik çağın en göz alıcı yapısını yakından görme fırsatı bulduk. Giriş 150 TL idi. Ödemiş’ten geldik filan dedim ama görevli bize, “Beyefendi sizden önce giren grup Kore’den geldi” deyince “Ama biz faal ve emekli öğretmeniz” deyince biran duraksadı ve “Öyleyse buyurun!” yanıtını aldık…
Gölmarmara da ise meşhur gölün kuruduğunu gördük… Hatta tamamen kuruyan göl alanında ekim dikim faaliyetleri bile kalıcı hale gelmeye başlamıştı…
Yazıyı uzatmayayım…
Valla Akhisar’ın sokakları ve caddeleri Ödemiş’e göre daha bakımlı ve düzgün idi… Bize göre daha bir şehir havası vardı… Gördüğümüz bütün yol ve kaldırımlar kesme taştan idi ve orası burası kazılmış bırakılmış ya da acemi eller tarafından döşenmiş değildi…

Yazarın Diğer Yazıları