Kabristanlık!..
Selim Şahan
Önceki yazılarımın birinde, ‘ecmain’ kelimesinin anlamı üstünde durmuş şunları yazmıştım:
“… Benzer bir durumu dini konuşma yapanlarda görüyorum. Son zamanlarda en dikkatimi çeken kelime ‘ecmain’ Özellikle cenaze namazlarında ve mezarlıkta yapılan konuşmalarda… Ecmain kelimesi Arapça’daki ‘cem’ kelimesinden türemiştir. Cem, toplama demektir. Günlük dilde kullandığımız cami, cemaat ve cümle gibi kelimeler de aynı köktendir. Kelimenin ‘tümü’, ‘hepsi’ ve ‘tamamı’ gibi anlamı vardır. ...”
Yazımı anımsayanlar varsa eskilerden ‘aranjman’, yenilerden de ‘cover’ kelimelerinin anlamlarını da yazmış ve bunların yerine daha anlaşılır ve yalın anlamı olan ‘düzenleme’ kelimesinin kullanılması gerektiğini söylemiştim: “Düzenleyen”
Ağdalı ve anlaşılmaz konuşmak insanı yüceltmez. Aksine, anlaşılır olmalı her şey…
Osmanlı Türkçesi’nde edebiyatta Farsça, hukukta da Arapça egemen olmaya başlamıştı. Bu karma dili, eğitimli ve bürokrat insanlar anlayabiliyordu. Tükçe’nin sadeleştirilmesi ve alfabenin değiştirilmesi çabaları, 19’uncu yüzyılın ortalarından beri tartışıla gelmişti. Bilindiği gibi Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlatılan sadeleşme çalışmaları sonucunda dilimiz daha anlaşılır bir hale gelmeye başlarken okuryazar oranı da hızla artmaya başladı.
Şunu belirtmekte fayda vardır ki Latin harfleri bir tercih meselesi idi. Eğer bugün Arap harfleri ile yazmaya devam etse idik, Avrupa ile aramızda önemli bir iletişim kopukluğu yaşayacaktık. Kimi çevreler bu değişimi İslami duyarlılığa bağlıyor ama Arap harflerini okumakla Arapça’yı öğrenmiş olmuyoruz. Kur’an-ı Kerim okumakla da İslam’ı öğrenmiş olmuyoruz. Önemli olan okuyabilmek değil, anlayabilmektir. Bugün İngilizce Fransızca veya Almanca yazılmış metinleri okuyabiliyoruz ama ne Hristiyan olduk ne de o dilleri anlayabiliyoruz. Öğrenirseniz hem okuyabilir hem de anlayabilirsiniz…
Bugün ‘kabristan’ kelimesi üstünde duracağım. Kabir kelimesi dilimize Arapça’dan geçmiş. Gömmek fiil köküyle bağlantılı. Mezar da Arapça’dan gelmiş ve ziyaret edilen yer demek… Türkçe’de ‘gömüt’ kelimesi kullanıldı bir aralar.
Kabristan ise ‘mezarlık’ demek. Gömütlük…
Bazı yerleşim bölgelerinde maşatlık’ kelimesini duymuşluğunuz vardır. Bu da muhtemelen Rumca veya Ermenice’den dilimize geçmiş olan bir kelime. Belki bunun da kökü Arapça'ya dayanıyor. O da mezarlık demek.
Bunların üstüne “Kabristanlığa gidiyorum” deyince, gereksiz bir ek kullanımı ortaya çıkıyor.
Aynı çaydanlıkta olduğu gibi. Çay, bize Çince’den gelmiş. Farsça’dan gelen ‘dan’ eki de ‘lık, lik’ anlamı veriyor. Oldu mu Çaylık… Biz ona bir ‘lık’ daha eklemişiz, ve Çaydanlık demişiz. Aslında çaydan kelimesi ‘çaylık’ demek. Türkçe karşılığı da demlik… Çay bir bitkinin adı. Oysa demlikte kekik ve ada çayı bitkisi olmak üzere birçok farklı bitki demlenebiliyor.
Bazı özel çabaların sonucunda bu yılbaşında ‘Otamış’ın Çocukları’ adlı bir resimli çocuk öykü kitabı çıkarmıştım. Önümüzdeki günlerde de Pirgion’dan Birgi’ye adı ile yeni bir kitabım çıkacak. Her ikisi de Birgi adına farkındalık oluşturmak amacı ile ortaya çıktı. Yeni kitabım Birgi ile ilgili genel tarihsel bilgiler içeriyor. Derleme formatında ve sıkılmadan okunabilecek bol fotoğraflı bir kitap olacak. Açıkçası Birgi turizmine katkı sağlama amaçlı. Baskıya hazırlık çalışmaları bitmek üzere. Birkaç haftaya fırından çıkar…
Yazıyı Ziya Gökalp’in Lisan şiirinden alınma bir dörtlük ile bitireyim:
“Arapça’ya meyletme,
İran'a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.”
Bence içinde çelişkili ifadeler olsa da şiir, Türkçe’ye önem verme açısından önemlidir.
Diyarbakır doğumlu Ziya Gökalp, biliyorsunuz Türk milliyetçiliğinin fikir babalarından sayılır.
“Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.”