Selim Şahan

Bilet gişeleri ve cebellezi!

Selim Şahan

Geçtiğimiz hafta sonu, günübirlik Kula ve Uşak gezisine katıldım. "Oralarda görülecek bir şeyler yok!" diyenleri dinlemeden “Bu Pazar da değişik bir yerde olayım” düşüncesi ile üç beş arkadaşla “Katılalım yahu” dedik… Dedim ya, “Bu Pazar da başka bir yerde olalım” şeysi…
Kula’da kahvaltı, Kula evlerini dolaşma, Jeopark, Kuladokya, Taşyaran Vadisi derken, son olarak Uşak’ın Ulubey ilçesindeki Kanyon… Kanyon, genellikle akarsuların uzun yıllar boyunca oyduğu dik çökeltilere verilen isim. Bilgiler yanlış değilse dünyanın en büyük ikinci kanyonu imiş.
Yıllar önce Nevşehir’deki Ihlara Vadisi’ne de gitmiştim. Akarsuların yüzyıllar boyunca oyduğu derin vadilerden biri idi. Hatta ilk kez gittiğimde, Amerikan Kızılderili filmlerindeki gibi yeşil vadi aramıştım da vadinin önüne gidene kadar görememiştim. Hala aklımdadır.
Gezmek, görmek ve yeni yerler keşfetmek güzel… Ara ara yapmak gerek ki ben fırsat buldukça yapmaya çalışıyorum.
Giderken Bozdağ ve Salihli üstünden, gelirken de Eşme ve Kiraz üstünden…
Çevremizi tanımamız gerekir…
Hani çok gezen mi çok okuyan mı derler ya!
Tıpkı ‘anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?’ der gibi…
“Hem okuyan hem de gezen…”
“Hem annemi hem de babamı…”
Neyse yazıyı uzatmayalım…
Ulubey’e biraz geç ulaşabildik. Neredeyse karanlık çöküyordu ve kanyonu görmeden oradan geçemezdik… Hızlı adımlarla gişelere doğru giderken, “Girin girin, çıkarken ödeme yaparsınız!” dediler… Yaklaşık 40 kişi idik ve hemen herkes cam balkona doğru koşar adım hücum etti.
Tabi herkes fotoğraf makinelerine sarılıp anı kaydetmek istedi. Zaten karanlık da çöktü çöküyordu.
Durun, heyecanlanmayın balkona bir şey olmadı…
5-10 dakikanın ardından çıkış yönünde gişeye geldik ve ödememizi yapacağız. 30 Tl dedi, verdik.
Fakat gişedeki görevli bilet ya da fiş vermedi…
Ben “Bilet vermeyecek misiniz?” diye sordum…
“Kasayı kapatmıştım ki siz geldiniz!” dedi.
Konuyu uzatıp günümün keyfini kaçırmak istemedim…
Yaklaşık 40 kişi kanyonu en yukarıdan gören cam balkona girmiştik ki 30 liradan 1200 lira yapar…
Kasa kapandı ise bu paraya ne olmuştu? Kasa neden kapanmıştı? O günün kasası kapandı ise ertesi günün kasası açılamaz mıydı?
Benzer sorular ardı ardına gelebilir…
Konuyu gezideki bazı arkadaşlara sordum, onlar fiş ya da bilet işine kafa yormamışlardı.
Neden ben bu işe kafa yormuştum?
Kanyonun cam balkonunu belediye mi yoksa kaymakamlık mı işletiyordu bilemiyorum. Bilsem de fark etmez… Sonuçta kamu işletmesi idi…
Böyle yerlerde neden bu tür işlere tenezzül edilir ki? Neden insanların aklında bir kara delik yaratılır ki!
Eksik denetim mi yoksa ahlak yoksunluğu mu?
Bence işi ahlaka bırakmamak ve denetimi sıklaştırmak yanlış yapanı da orada tutmamak gerekir…
**
Geçtiğimiz günlerde, benzer bir davranışı Ödemiş’te de gözlemledim. Hiç düşünmeden ilgili yere bildirdim. Belki yanılıyor olabilirim ama fiş kesmediği için paranın ‘cebellezi’ edilmesi işten bile değildir. Kimseyi de suçlamak istemem. Ama gişede oturan kişi fişi veya bileti müşteri istemeden vermesi gerekir.
“Efendim, isteyene veriyoruz!”
Ne dersiniz!

Yazarın Diğer Yazıları