Hep yarınlara öteledik sevmeleri, güzel demeleri, güzellikleri iletmeleri. Beklerken belki yitirdik yarınları, yarının içine sığıştırmayı düşündüklerimizi. Beklerken yorulduk, büyüttük kafamızda söylememiz gerekenleri ve vaz geçtik hepsinden. Beklerken ötelediklerimizi unuttuk. Sonra “tüh, uff, hadii unutmuşum” diye kendimize sitemler ettik. Ötelediklerimizi çok biriktirip önümüze, yolumuza set çektik belki de. Zamanında yapılmayanı yük ettik kendimize.
Mevsimi şaşıran çiçeklenmiş bitkiler yağan kırağının altında üşüyor. Üşüyor sabah, üşütüyor hava. İnceden inceye ısırıyor insanı dokundukça rüzgar. Dalında sona kalmış yapraklar iniyor kaldırımlara, ayaklarımızın altına. Mevsimin bitimini, yılın bitişini kendi bitişiyle örtüştürüyorlar adeta. Sabahın henüz kendine gelememiş ayakları, hızlanmaya çalışıyor bir an önce gidilmesi gereken yere ulaşmak için. Günü karşılayacak enerjiyi üşütüyor sabah. Arabaların egzozlarından çıkan duman birbirine karışıyor, gittikçe büyüyor renkler, gün adeta bir kaosa doğru serpiliyor öylece.
Bir işi yapabilme becerisine sahip olmanın bir nimet olduğunu insan ancak kaybedince daha iyi anlıyor. En basit bir işi bile yapamamak zorluyor insanı ve düşündürüyor. Sıradan, adiyattan kabul ettiğimiz işlerin yapılabilmesinin aslında ne kadar kıymetli olduğunu yapamayınca fark ediyoruz. Rahatça nefes alabilmek, kıyafetini kolayca giyebilmek, istediği besini korkusuzca, zevkle tüketebilmek, istediği yere yardımsız gidebilmek, oturup, kalkabilmek kısacası kendi kendine yetebilmek hayatın içinde en önemli değerler belki, insan kaybedince anlıyor maalesef. “Kıymetini yeterince bilememişin” diyor, Benim gibi. “yeryüzünde sağlık, en büyük varlık” gerçekten de.
İyiyi, güzeli, umudu büyütüyor zaman. Kuşlar büyük bir ahenk içinde şenlendiriyor göğü. Öteden bir köpek sesi bozuyor sessizliği. Yavaş yavaş gök maviye bırakıyor rengini. Işıyor gün. Bir çocuk elindeki ödevi itinayla taşıyor bozulmasın diye. Köşedeki gevrekçi bir ümitle bakıyor gelip geçene. Bir kapı açılıyor, bir diğeri kapanıyor, hayat akmaya devam ediyor…
sırtlanmış omuzuna yükü
yük de yük olsa
sabahın en erkeninde
dışlamış ötekileri
ötelere dikmiş gözünü
yürüyor
yürüyor ayakları nereye götürürse
mevsim kış, hayat kısa
dolduruyor renkleriyle soluk zamanı…