Bazen bir cümle, bir söz insanın içini aydınlatmaya yetebiliyor. Bir bakış, bir gülüş değiştiriveriyor duygu halini. İçi ısınıyor insanın bu küçücük dokunuşla. Suya değen minik bir damlanın halkayı oluşturup büyütmesi gibi. Ufacık bir etki kaplayıveriyor tüm duyguları. O günün güzelliği haline dönüşebiliyor. Siliveriyor o anki olumsuz havayı, alıveriyor belki var olan tasayı, kaygıyı. Yumuşatıyor atmosferi. Değişiyor haliyle sözler, söylemler, tavırlar. Değişiyor günün geri kalanı…
Nasıl ki bir bakışla karşısındakini ezebiliyorsa insan bir bakışla da onore edebiliyor, destek verdiğini, ona güvendiğini, inandığını hissettirebiliyor. Bir gülümseme ile insanın içini aydınlatabiliyor. Minik bir baş hareketi ile “ben seni görüyorum, görülüyorsun, değerlisin” algısı, mesajı oluşabiliyor. Biz farkında olmasak da minik hareketlerimiz, mimiklerimiz, tavırlarımız karşımızdakinin üzerinde etkili olabiliyor. Aslında müthiş tesirli bir güce sahibiz. Değdiği yerde yapımı da tetikleyen, yıkıma da yol açabilen bir güç. Sözlü ya da sözsüz fark etmiyor. Beden dili de gayet etkili konuşabiliyor zira.
Her yaptığımızla kalıcı izler bırakıyoruz yaşamlar üzerinde. Alaycı bir bakışın, iğneleyici, rencide edici bir sözün yıkıcılığını tamir etmeye zamanın gücü de yetmiyor bazen. Taşa kazınmış gibi izler kalıyor yaşamların üzerinde, yaşayanların belleğinde.
Ruhlarda güzellikleri uyandırabilmek temennisiyle iyi haftalar.
izler kaldı
izler geriye
izleyip bakakaldıklarımızdan
savruldu külleri zamanın
savruldu
rüzgarlı havalarda
yağan yağmurlar yıkamadı
yıkamadı yıkılmışları
yıkılmışlardı zira
izler kaldı
zamanın üzerinde
kervan yola devam ettikçe çoğalan
görmeden denizi
bakmadan maviye
çığlık çığlığa büyüdü
martılar
zaman yürüdü
düşünceler büyüdü
mekan değişti
değişti algılar
düştü izlerin ardına birkaç hayalperest
kendi izlerini bırakarak
izler kaldı geriye