FARKLI BAKIŞ
MELEK GÖZTEPE
[email protected]
Kapat gözlerini, kapat biraz. Dinle. Önce etrafı, duy çevrende sürüp giden ahengi. Sessizliğin içerisinde var olan gizli seslerin ayrımına var. O koşturmacada, gürültülü, debdebenin içinde farkında olamadığın seslere kulak ver. Farkında olmadığın bir yaşamın nasıl aktığının ayrımına var birazcık.
Farkında mısın rüzgar esiyor dışarıda? Kulaklarına kadar gelen yaprakların, dalların hışırtısı, yeni başlayan yağmurun tıpırtısını dinle. Susmuşkuşların kanat sesinifarket.Yağmur onları da kabuklarına çekilmeye zorlamış. Boş ver “kim ne demiş, kime demiş, ne olmuş?” hayatın kendi akışında hani var mı onlara yer? Boşuna kalabalık ediyorlar, dağıtıyorlar düşün tezgâhını. Salıver gitsin onları. Arınsın, temizlensin fazlalıklarından ruhun, sadeleşsin dünyan. Kulağının kiri ruhunu boğmasın.
Sen senin dışındakilere kabart biraz daha kulaklarını. Huzuru bahşediyorlar sen onlara kulak verdikçe farkında mısın? Büyük seslerle boğulan dünyan nasıl da dinginleşiverdi bir bak. Sonra dön kendine kulak ver. İç sesini dinle.Kendini dinlemeye de ihtiyacın varmış gördün mü? Eebilenler boşuna söylemiyor,biraz da kendine zaman ayır diye. Özünle hasbihal nasıl?Sor bakalım onun dünyası ne alemde. Bunca senedir beraber olduğun özüne bak bakalım memnun mu durumundan?
Tebdil-i mekan yapmak ister mi ferahlamak için sor bakalım. Nereye gitmek ister? İstediği yere yeter mi gücü sorgula? Taşır mı bu beden yükünü ayaklar? Gönül ferahlığı için çeker mi çileyi bacaklar? Sor tatmin olur mu sonucunda yürek? Karın doygunluğuna tercih eder mi bunu?Hadi dön bir de bana sor nereden çıktı bu sorular diye. Durduk yerde niye atladık daldan dala? Ne güzel dinliyorduk etrafı. Biraz daha derinleşsek gelinciklerle de sohbete koyulacaktık. Yolun kenarında papatyalarla kucaklaşmış gelinciklerle. Belki papatyalara kayacaktı muhabbet, uzayacaktı sohbet, uzayacaktı gün. Nereden çıkardın bu kendinle muhabbeti?Hadi canım hadi,dönelim eski halimize. Akşamı karşılayalım sakince. Şimdi bulandırmayalım iç suları, kandırmayalım kendimizi de…
Ee buraya artık geçmişten gelen birkaç dize yakışır:
14.06.2004- 23. 45
GELİNCİKLER
Tomurcuklandı yüreğim sizinle
Kan kırmızı salkım salkım
Döküldünüz baharıma
Umut oldunuz yiten akşamlarda
Yamaçlarda tutunan akşam ışığında
Büktünüz boynunuzu usulca...
Ben çocuktum, siz gizem
Bazen al, bazen ak
Her kukuzunuz yeni renklere gebe
Pıtırdardınız minicik ellerimizde
Akardı sütünüz apak
Sihirlerdiniz renkleri gizlice
Boyardı ellerimizi kızartarak...
Siz tarlalarda boylanırken
Çocukluğum, toyluğum da boylandı
Sarı başaklar arasında olgunlaşan
Sizinle birlikte bendim aslında!
Ağladım bir gün sizin için
Sizi buruşmuş geçmiş sahifelerinden
Önüme çıkaran resim için...
Geçmişe sürgün gelinciklerim
Geceye küskün gelinciklerim
Seslere kırgın gelinciklerim
Aşklardan bezgin gelin çiçeklerim
Ağladım için için, sizin için...