Melek Göztepe

Farklı Bakış, VEDA

Melek Göztepe

Uzun süren bir birlikteliğin acı sonu.
İncecik bedeninle evimizin önünde yer aldığından bu yana 18 yıl olmuş. Büyümen için  özenle, özveriyle baktık sana. İncinme, zarar görme diye korumaya çalıştık seni. Sen boylanıp güçleninceye kadar itinayla ilgilendik seninle. Apartmanımızın önünde, kaldırımın köşesinde sen boylanıp geliştikçe balkonumuzda oturmak daha keyifli hale geldi. Adeta yıllar içinde yeşil bir perde oldun dış dünya ile bizim aramızda. Sonra sana bakarak yudumladık çaylarımızı, yedik yemeklerimizi. Mevsimlerin değişimini seninle bildim. Senin için defalarca yazılar yazdım. Yaprağını açışından dönüşüne kadar serüvenin defalarca tazelendi. Dalında ötüşen kuşlar eşlik etti hep sabahlarımıza, akşamlarımıza. Sen böyle geliştikçe toprağın altına da saldın güçlü köklerini…
        Geçen gün kaldırım düzenlemesi için geldiler, biz de “ne güzel çevremiz güzelleşecek” diye düşündük. Bir anda kepçe inmeye başladı asfalt zemine. Metal indikçe yere incindi seni toprağa bağlayan köklerin, koptu can damarların. “Eyvah” dedim. “Eyvah zarar gördü gözünün içine baktığım çınarım. İncindi  yaşam bağları, umarım kurutmaz bu ağacımızı!”
      Gün boyu sürdü çevrende  betondan düzenleme. Kendi işimize dalıp gittik biz de evlerimizde. Günün sonunda güçlü bir ses yankılandı sokakta. Güçlü mü güçlü süregiden ses ne diye bakmak için perdeyi araladığımda gördüm başına geleni. Gördüğüme inanamadım. Dallarında kuşların cıvıldaştığı, yeşiliyle bakışlarımın buluştuğu çınar sokağa boylu boyunca yatırılmış, o güçlü, gürültülü metalin altında can çekişiyor. Her değişinde metalin, bir parçasını ayırdılar gövdesinden. 18 yılda zorluklara direnen, hayatta kalmak için mücadele eden ve gelişen gövden yarım saatte kesildi, biçildi ve götürüldü. Bomboş kaldı sokağım, bomboş yüreğim. Anlam veremedim. Sana zarar vermeden yapamazlar mıydı o kaldırımı? Köklerin zarar görünce bu sonuç çıktı ortaya. Sokağımızın şenliği, güzelliği yok edildi. Kaldırımı düzeltelim derken sokağı güzelleştiren, adres tariflerimizle özelleştiren çınarımızı kestiler. Üzerinde hayat bulan canlıları öksüz bıraktılar. Yüreğim buruk ağladım kesilen ağacıma.
    Yitme zamanda, yitme sen. Bitse de hikaye uslarda bitmeyecek yaşananlar. Çınarlı köşe artık hikaye. Ayırt edici değil artık mekan ne hazin…

boylanmadan düşler
düştü toprağa 
silindi o şen gülüşler
bir vedası olmalıydı gidişlerin 
bir vedası 
böyle aniden 
öyle istemeden 
isteksizce
acıtarak
kanatarak olmamalıydı 
yarım kaldı yarım yaşananlar 
yarım vedalar…

Yazarın Diğer Yazıları