
Gölcük'ün Güzellikleri ve Önemi Mehmet Gölcüklü'den samimi bir bakış
Mehmet Gölcüklü
Ödemiş’in Gölcük Yaylası’nda yaşayan, yer yer güvenlik görevlisi olarak hizmet veren ve araştırmacı-yazar kimliğiyle Küçük Menderes Gazetesi ve TV9’un kıymetli bir bireyi olmaktan büyük onur duyan biri olarak; Gölcük’ün önemi hakkında bir nebze de olsa bilinç oluşturmak ve değerini anlatmak amacıyla birkaç satır kaleme almak istiyorum.
Öncelikle, bu imkanı bize sağlayan Küçük Menderes Gazetesi ve TV9’un kurucusu, değerli kardeşim İsmail Atahan Keçeci dostuma ve başarıdan başarıya koşan tüm ekip arkadaşlarına yürekten teşekkür ederim.
Gölcük Mahallemiz, deniz seviyesinden 1100 metre yüksekte konumlanan, hem doğası hem de gölüyle şirin, güzel bir yayladır. Etrafı yemyeşil çam ormanlarıyla çevrili olan Gölcük Gölü, şekliyle ‘S’ harfini andırır ve turistik açıdan oldukça değerli bir yerleşim yeridir. Gölümüzün derinliği maksimum 7,5 metre civarında olup, ortalaması 4-5 metre arasındadır. İçerisinde yerli sazan, yayın ve kerevit gibi canlılar barınmakta, ayrıca sulama amacıyla da kullanılmaktadır.
Bölgedeki orman yangınlarında, yangın söndürme helikopterlerinin su ihtiyacını karşılamak için gölümüz hayati bir kaynak olmaktadır. Aynı şekilde, itfaiye araçları ve yangın tankerleri de buradan kolaylıkla su temin edebilmektedir. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim ki, göle girmek ve yüzmek son derece tehlikeli olup yasaktır. Geçmiş yıllarda yaşanan üzücü boğulma vakaları bunun en acı kanıtıdır. Bu yüzden tüm uyarılara dikkat etmek hepimizin görevidir.
Gölcük Gölü’nün doğal kaynakları vardır, gerektiğinde takviye çalışmaları yapılmakta, kış mevsiminde yağmur ve kar yağışları gölümüze önemli destek sağlamaktadır. Kışın soğuklar nedeniyle gölümüz buz tutmaktadır. Yaz aylarında ise havası serindir. İzmir’e yaklaşık 130 km, Ödemiş’e ise 18 km mesafededir. Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda insan, buranın huzurunu ve doğasını görmek için gelmekte, büyük beğeni ve ilgi göstermektedir.
Gölcük, bir zamanlar belde statüsündeydi; yazları burada yaşanırken, kışları ise belediye merkezimiz Zeytinlik’e göç edilirdi. Gölcük ve Zeytinlik, aynı belediye tarafından yönetilirdi. Böyle güzel ve özel bir yerden övgüyle bahsetmek bizlere büyük gurur ve onur vermektedir.
Yaylamızda iki adet şirin ve muhteşem otel bulunmaktadır. Ayrıca pansiyonlar, kahvehaneler, bakkal dükkanları ve pazar yerleri hizmet vermektedir. Tarım da oldukça çeşitlidir; patates, mısır, fasulye, domates, lahana, biber, ıspanak gibi birçok sebze yetişmekte; kestane, ceviz, elma, erik, kiraz ağaçlarıyla zenginleşmektedir. Yerli halkımızın geçim kaynağı, bu tarımsal ürünlerin yanı sıra hayvancılıktır.
Gölcük’ün ilk ve en meşhur oteli, aynı zamanda ‘Atatürk Evi’ olarak anılan “Prenses” Oteli’dir. Bu otel aslında Mustafa Kemal Atatürk için yapılmıştır ancak ne yazık ki çeşitli sebeplerle Cumhuriyetimizin büyük kurucusunun buraya gelmesi ve kalması nasip olmamıştır. Ancak ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu ve birçok siyasi milletvekili bu otelde misafir edilmiştir. Bu iki otel, Gölcük’ün turistik kimliğine büyük katkı sağlamış, konaklama hizmetleriyle misafir ağırlamıştır.
Geçmişte pek çok futbol takımı da kamp yapmak için Gölcük’ü tercih etmiştir. Fenerbahçe genç takımı, Altay, Sivasspor gibi önemli kulüpler burada kalmıştır. Bölgedeki Gölcük Spor, Kaymakçı, Ovakent, Konaklı, Birgi, Kayaköy, Bademli, Çaylı gibi belde ve köy takımları, düzenledikleri turnuvalarla Gölcük’e renk katmıştır.
Bu güzel ve şirin yerleşim yerimizin tüm güzelliklerini anlatmaya kelimeler yetmez. Bu vesileyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o unutulmaz sözleriyle bitirmek isterim:
"Bu yüce Türk milleti çalıştıkça, başardıkça, kenetlendikçe ve güçlendikçe; yeryüzünde onu parçalayacak ve yıkacak hiçbir güç olamaz."
Bizler de bu bilinç ve inançla; birlik, kardeşlik, vatan, millet, bayrak ve devlet sevdasıyla yaşamaya devam edelim. Allah tüm Türk milletini korusun, daim etsin.
Hepinize sevgi ve saygılarımla... Hoşçakalın.