Mehmet Gölcüklü

Büyük Türk Birliği Hayali: Atatürk'ün İzinde

Mehmet Gölcüklü

Bugün burada, sadece bir birey olarak değil; Türk milletinin bir ferdi, vatanını ve bayrağını seven bir yurttaş olarak, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnetimi ve inancımı ifade etmek istiyorum. Bu duygularımı paylaşma fırsatını bana sunan Küçük Menderes Gazetesi’nin kıymetli sahibi dostum İsmail Atahan Keçeci başta olmak üzere, tüm emek veren çalışanlarını gönülden kutluyorum.

Atatürk’ü anlamak; bağımsızlığı, özgürlüğü, egemenliği ve millet sevgisini anlamaktır. O, sadece bir devlet kurucusu değil; aynı zamanda milletinin kaderini yeniden yazan, tarihin akışını değiştiren bir liderdir. Başarıları asla tesadüf değildir. Çünkü Atatürk daha çocuk yaşta, içinde bir vatan sevdası, bir millet bilinci taşıyordu.

Anadolu’nun dört bir yanı işgal altındayken, emperyalizmin karanlık gölgesi Türk milletinin üzerine düşmüşken, o geri adım atmadı. Cesaretiyle, öngörüsüyle ve sarsılmaz inancıyla kurtuluş meşalesini yaktı. Sadece silahıyla değil, zekâsıyla da düşmanı her cephede mağlup etti. Türk milletine yeniden dirilişi gösterdi. O, bu milletin yeniden varoluşunun simgesi oldu. Her zaman söylüyorum: Türk milleti ona güvendi, o da bu güveni boşa çıkarmadı.

Atatürk, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmakla kalmadı. Tüm Türk dünyasını gözetti, İslam âlemini düşündü. Azerbaycan için “Sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” diyerek gönül bağını kurdu. Orta Asya’daki kardeşlerimizi işaret etti, Sovyetler’in bir gün dağılacağını öngördü. Doğu Türkistan'ın hürriyetini hayal etti. Çin’e “Gerekirse Çin Seddi’nde buluşuruz” mesajı vererek, o coğrafyanın da özgürlüğü için dualar etti.

Büyük Türk birliği onun hayaliydi. İran Devlet Başkanı’nı ağırlarken dahi Nahçıvan üzerinden Türk dünyasını birbirine bağlayacak yolu parasıyla satın aldı. Çünkü biliyordu: Türk milletleri birleşirse, dünyada hiçbir güç bu birliği yıkamaz.

Bugün ne yazık ki Orta Doğu emperyalizmin oyuncağı haline gelmiş durumda. Birbirine düşman edilen kardeş halklar, emperyalist güçlerin yönlendirmesiyle ayrıştırılıyor. Ve ateş çemberi her geçen gün daralıyor. Ama hala dimdik ayakta duran bir kale var: Türkiye Cumhuriyeti.

Bu yüzden artık tek çare, tek çıkış yolu; Atatürk’ün işaret ettiği yoldur. Ne NATO, ne Avrupa Birliği… Atatürk’ün derdi buralar değildi. Onun hayali; birleşik, bağımsız ve güçlü bir Türk milletiyle Büyük Türk Birliği’ni kurmaktı. Bu uğurda çalıştı, bu uğurda savaştı ve bizlere bir miras bıraktı.

Sözlerimi Atatürk’ün şu veciz ifadesiyle tamamlamak isterim:
“Bir gün, Türk milletleri birleşecek. O gün geldiğinde, dünyada hiçbir güç bu milleti durduramayacak.”

Ne mutlu Türk’üm diyene!

Allah, Resulullah’ın son ordusunu ve tüm Türklüğü korusun. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları