Yalandan yüzüme gülen dünya
Geçen hafta görmüştüm. Yapraklar arasında bir dal upuzun. Ucunda fuşya rengi çiçekler. Dal uçlarında üç beş...
Geçen hafta görmüştüm. Yapraklar arasında bir dal upuzun. Ucunda fuşya rengi çiçekler. Dal uçlarında üç beş tomurcuk. Bugün yine geçen haftaki kadar canlı ve taze görünüyorlardı. Ne güzeller diye geçirdim aklımdan.
Eğildim koklamak için.
-Anne, onlar yapay, deyip güldü kızım.
Yapayı gerçeğinden ayırt etmek de zor.
Ne su istiyor ne gübre ne güneş. Minicik bir saksıda. Hep güzel, diri ve alımlı.
Ancak dokunduğunuzda, koklamak istediğinizde bir ruh, bir koku yok anlıyorsunuz.
“Yalan dünya
Yalandan yüzüme gülen dünya”
diyor ya ozan. Her şey yalan yaşadığımız dünyada.
Varmış yokmuş, yokmuş varmış diyorsunuz bir bakıyorsunuz yok. Varmış yokmuş, yokmuş varmış deyip tekrar bakıyorsunuz yine yok.
Pek çoğumuz alışık bunlara. Tereyağda patates püresi, balda şekere.
Şeker diye aldığınızda başka bir şeye.
Her neyi arıyorsanız adresinde değil.
Bir karpuz kesiyorsunuz. Kütür kütür, kıpkırmızı ve sulu. Isırıyorsunuz kabak tadı. Belki bal, belki bahçe ya da boz kabak tadı.
Kabağın tadı da kabakta yok. O da kim bilir nerde…
Aradığınız hiçbir şey yerli yerinde değil vesselam.
Hal böyle olunca insana bakıp insan, ağaca bakınca ağaç, hayvana bakınca hayvan görmemeyi kanıksıyorsunuz.
Domatesin gerçek domates tadında olması, bir kişinin verdiği sözde durması sıra dışı bir hale geliyor. Bunu tuhaf buluyorsunuz.
Neyse ki şiirin tadı hala şiir.
Şiirde bütün güzellikler ve umut.
İçtenlik, sevgi ve aşk.
Bu haftaki sözlerimi bir şiirle noktalayayım.
yakınlık
çiçeğin alı
moru
yaprağın yeşiliydi
umut
kızılın sızıyla birleşti yerde
ne yakındık toprağa..
söze ne yakındık
sözsüzlüğe ne yakın..
ak bir yelkenliydi
yaralı bir martı
biraz yosun
biraz dalga
ne yakındık ufka..
gitmelere ne yakındık
kalmalara ne yakın..
çakır yıldızken gece
ve
bulutsuzken her hece
her tümce
ne yakındık gökyüzüne..
bize yakınken her söz
ne çok yaraşırdık
yeryüzüne.
18/08/2014
ödemiş
Sevgi, dostluk ve umutla.