YA O YA BEN! Acı gerçekler

Bu hafta sonu şöyle kahvelerinizi ve çaylarınızı yudumlarken, bir taraftan da gazeteleri (şükür ki hala okuyanlarımız...

Bu hafta sonu şöyle kahvelerinizi ve çaylarınızı yudumlarken, bir taraftan da gazeteleri (şükür ki hala okuyanlarımız var) göz ucuyla tararken, istedim ki günlerdir devam ettiğim konuya dair yaşanmış gerçeklerin bir ikisini önünüze getireyim. Çünkü çoğu yaşmada bizler kadar şanslı olamayabiliyor…

Farklı gazetelere ait muhabir arkadaşlar tarafından görüşülen iki vakayı paylaşıyorum. Yorum sizlerin!

Denizli’den baba Ali G.:

Denizli’de baba Ali G., “Oğlumu birileri uyuşturucuya alıştırmış, her anne baba söyleyemez, birileri ona sattırıyor. Nereye kadar bu böyle devam edecek? Tutuklanırsa vicdanım rahat olur, başkasına satamaz” dedi.

52 yaşındaki evli ve 4 çocuk babası inşaat ustası Ali G., Denizli Valiliği tarafından her ay düzenlenen ‘Halk Günü’ toplantısına katılarak, uyuşturucu kullanan oğlu karşısında çaresiz olduğunu belirtip tutuklanmasını istemişti. Daha sonra vali yardımcısı ile görüşen Ali G., konuyu ileterek 20 yaşındaki oğlu M.G.’nin ya askere gitmesini ya da tutuklanmasını istedi.

Ali G., oğlunun yaklaşık üç yıl önce uyuşturucuya başladığını ve Pamukkale Üniversitesindeki AMATEM’e yatırılarak, bir ay tedavi gördüğünü aktardı. Tedavi sonrası oğlunda biraz düzelme olduğunu ancak bir süre sonra arkadaşları nedeniyle tekrar başladığını aktaran Ali G., son zamanlarda oğlunun uyuşturucunun etkisiyle, 6 yaşındaki kız kardeşine zarar verdiğini, ablasından zorla para ve telefon dahi aldığını söyledi.

Bunun karşısında çaresiz olduğunu belirten baba, ilk zamanlarda oğlunu ve onun arkadaşlarını dövdüğünü ancak çare olmadığını, artık oğlunun tutuklanması istediğini söyledi.

Oğlunu nasıl uyuşturucuya alıştığını söyleyen Ali G., “Şüphelendiğim bazı kişililer ile buluşuyor. Sonra, torbacılık, uyuşturucu sattığını öğrendim. İnşaatta çalışma yerine uyuşturucu satmaya yönlendirmişler. Önce oğlumu kurtarmak için uğraştım. Nasihat ettim olmadı, dövdüm olmadı, arkadaşlarını dövdüm tehdit ettim, yine olmadı. Akrabalarım yardım etti, dayısı amcası yardım etti ama olmadı. Vali bey ile görüştük, teşekkür ettim. Konuyu anlattım. Emniyete şikayet ettim, delil istediklerini söylediler. Ben yapacaksam bulacaksam anlamadım. Teröre karşı büyük bir başarı elde ediyoruz, mücadele ediyoruz ama uyuşturucuya gelince olmuyor sanki, bu olay terör kadar tehlikeli değil mi?” ifadelerine kullandı.

Kendi oğlunu ihbar ettiğini söyleyen çaresiz baba Ali G., evde can güvenliklerinin olmadığını belirtti. Ali G., “Oğlum madde bağımlısı ‘uyuşturucu sattırıyorlar’ dedim. Evde can güvenliğim yok, evdeki her şeyi götürüyor, can güvenliğimiz yok. Askere mi alınacak, tutuklanacak mı, bir şeyler yapsınlar. Sonra durumu vali beye anlattım, vali bana, ‘ Siz oğlunuz için ne yaptınız’, deyince zoruma gitti. Makamına davet etti. Yoğun işinden dolayı vali yardımcısı ile görüştük, konuyu anlattım. Vali yardımcısı da, ‘yasa boşlukları var, kimler satıyor, kimler denetlemiyorsa Allah belasını versin’ dedi. Ben inşaat demircisiyim, benim çocuklarım haram lokma yemesin diye uğraşırken, Allah böyle imtihan ediyor. Madde bağımlısı konusunda yasa boşluğu deniliyor, mecliste çoğunluk var, yasa boşluğu dolsun” diye konuştu.

“Oğlum satıcı olmuş artık tutuklansın ya da askere gönderilsin”

Ali G. şöyle devam etti: “Ben kendi istihbarat araştırması yaptım. 3 senedir bu mücadeleyi verdim, artık oğlumdan sonra diğer gençler içinde bu mücadeleyi yapacağım. 20 yaşında oğlum asker mi olacak, tutuklanacak mı ben bu konuda yardım istiyorum. Başka gençleri zehirlemesin. Birileri bulaştırmış, her anne baba söyleyemez, birileri ona sattırıyor. Nereye kadar bu böyle devam edecek. Tutuklanırsa vicdanım rahat olur, başkasına satamaz”

Antalya’dan kurban A.E.:

Halasının kızı yüzünden o da, “Bir defadan bir şey olmaz” diye başlamıştı. Öyle olmadığını fark ettiğinde iş işten geçmişti çoktan. Önce okul harçlıklarıyla, sonra anne ve babasının cüzdanından çaldıklarıyla temin etti. Yetmedi, evindeki eşyaları gizli gizli sattı. Sonra en yakın arkadaşlarını bile dolandırmaktan çekinmedi. Dolandıracak kimse, evde satılacak eşya kalmadığında tek bir çare kalmıştı: Bedenini satmak. İşte bunu gururuna yediremedi ve kararını verdi: “Bu esaretten kurtulmalıyım.”

Henüz 17-18 yaşındaydı. Babaannesi ölmüştü. Çok sevdiği babaannesinin ölümü onu derinden sarsmıştı. İşte, bu en zayıf anında, en büyük kötülüğü kuzeninden gördü. “Bir kez dene, acıları unutacaksın” dediğinde itiraz edemedi.

Ve bir kez denediği ’Eroin’, ona yıllar boyu hayatı zindan etti.

Antalya’da yaşayan ve 17-18 yaşlarındayken uyuşturucu bağımlısı haline gelen AE 3 yıldan fazla süren bağımlılık günlerinde yaşadığı “sefaleti” anlattı.

Bugün 23 yaşında olan ve yaklaşık 1,5 yıldır eroin kullanmamasına rağmen, tedavi süreci devam eden AE, hayat hikâyesini “gençlere ve anne-babalara örnek olması için” anlatmak istediğini söyledi.

Kendi dilinden,

23 yaşındayım beş senedir uyuşturucu bağımlısıyım. Yaklaşık bir buçuk yıldır temizim. İlk 17-18 yaşlarında bir vefat olayının arkasından başladım. Babaannem vefat etmişti. Bana ’babaannen içeride oturuyormuş gibi gelecek, üzülmeyeceksin bu kadar’ dediler. Ben de kullandım. Daha sonra her gün düzenli olarak kullanmaya başladım. Çok kısa bir süre sonra bağımlı hale geldim.

Her gün kullanmak zorundaydım artık. Daha küçük yaşlarda alkolle başlamıştım.

Sonra esrar, hap ve son üç yıl da eroin kullandım.

Başta eroin olmak üzere uyuşturucu artık çok pahalı değil. Bağımlılık pekiştikçe, kullanacağın doz arttığı için, pahalı hale geliyor, para bulmak zorunda kalıyorsunuz. Bu hırsızlık, dolandırıcılık yoluyla olabiliyor. Ne olursa olsun, bir şekilde uyuşturucuyu temin etmek durumundaydım. Eroin satın alabilmek için önce ailemden çalmaya başladım. Sonra evimdeki eşyaları sattım, daha sonra en yakınımdakilere zarar verdim maddi anlamda. Anne-babasını döverek paralarını zorla alanları biliyorum. Ben yapmadım ama çaldım, dolandırdım.

Eroin kullandığım dönemde ailem beni kabul etmedi, eve almadı. Annem, “Ancak tedaviyi kabul edersen ben varım. Onun dışında sen benim kızım değilsin” dedi.

İnşaatlarda yatıyordum, ya da henüz bir gün önce tanıdığım insanların evinde kalıyordum. Çok rezil geçti o dönemim. O rezilliklerden bıktığım için artık tedaviyi seçtim. Görebileceğim daha kötü bir şey kalmadığını düşündüm. Son çare olarak kendi bedenimden para kazanmam gerekirdi. Çünkü dolandırabilecek kimse de bulamıyordum artık etrafımda. Kalacak yerim de yoktu. En son olarak kendi bedenimden para kazanmam gerekiyordu, bunu kendime yediremedim. Ailemden destek istedim. Bana yardımcı oldular ve bir buçuk yıldır temizim.

Madde kullanmaya başladığımın birinci yılında ailemin haberi oldu.

Onlara sezdirmeden kendim iki kere bırakmaya çalıştım. Kendimi eve kapatmak ya da bilir bilmez ilaçlar alarak kendimi tedavi etmeye çalıştım. Başarılı olamadım.

Daha sonra annem beni 4-5 kere eve kapattı. İlk bulduğum fırsatta evden kaçtım.

Daha sonra Ankara’ya gittik, orada tedavi oldum. Tedaviyi kabul ediyordum, Antalya’ya geldiğimde tekrar ilk fırsatını bulduğum anda eroin kullanıyordum.

Çünkü hala kullanan arkadaşlarımla görüşüyordum. Hiçbir zaman ilişkimi kesmedim onlarla, o yüzden hep başa döndüm.

Temiz kalmaya çalışmak, bu alışkanlıktan vazgeçmek çok zor. Ortamı değiştirmek lazım. Gerekirse şehir değiştirmek gerekiyor.

Maddeye ulaşmak çok kolay, fiyatları da çok düştü. İlk başta para yetiyor ama bağımlılık başlayınca günlük 100-200 TL yetmemeye başlıyor. İçip içip de sızmak yok. Bugün versinler beş gün içebilirsin. Dur durak yok, fren yok.

Şahit olduğum öyle olaylar var ki para değil, uyuşturucu karşılığında dahi o kişiyle beraber olan kişiler vardı. Uyuşturucu bulunabilecek yere bedava götürsün diye taksiciyle dahi beraber oluyordu kızlar. Genç kızlar daha çok kullanılıyorlar. Bağımlı olan her genç kız buna maruz kalıyor.

Unutamadıklarımdan bir de, 10 yaşındaki bir çocuğun eroin kullanmasıydı. Okula gitmiyorlar, sadece uyuşturucu peşindeler. Bana birisi geldi, ’Abla krizdeyim’ deyince çok kötü oldum. Ağlamıştım. “Buraya nasıl düştü’ diye o gün oturup ağlamıştım. Daha on yaşındaydı…

Uyuşturucu kullanan arkadaşlarımın çoğu vefat etti. Arkadaş çevremde iyileşebilen bir-iki kişi daha var. Ölenlerin kurtulduğunu düşünüyorum ama diğerlerini görüyorum, hastane parklarında yatıyorlar, aileleri reddetmiş. Kullanmadan önceki hallerini de biliyordum o kişilerin. Böyle parlak, işlerinde güçlerinde çocuklardı.

Geçenlerde yolda bir arkadaşımı gördüm, kokusundan yanına yaklaşılmıyordu.

Sokaklarda yaşadığını söyledi, ailesi reddetmiş, aç-susuz… O çocuk diş teknisyeniydi, o halini görünce çok kötü oldum.

Bağımlılık, ırk, cins, yaş, kariyer hiçbir şey tanımıyor. Herkesin başına gelebilir. Benimle kullananlar arasında avukatın da, doktorun da işsiz güçsüz ailelerin çocukları da vardı, çok iyi işi olan kimseler de vardı. Bu herkesin başına gelebilir.

Bir gün annem ameliyat olmuştu. Ameliyat sırasında başında durmadım.

Kullanmam gerekiyordu, elim ayağım titriyordu. Gittim anneme, sözüm ona ’geçmiş olsun’ deyip öptüm. Annem, yeni ameliyattan çıkmış, yarı baygın yatıyordu.

Çantasından kredi kartlarını aldım, hepsini son limitine kadar harcadım.

Bunları hatırladıkça utanıyorum. Bunları ben yapmadım, bu başka bir kişilikti diyorum. Şimdi oturup düşündüğümde pişman oluyorum.

Ben şanslıyım kurtuldum, ya da şanslılarmış öldüler. Ama sürünen çok insan var. Bence hiç denememek gerekiyor. Bir kere alman, bağımlı olman için yeterli. O yüzden o “ilk”ten uzak durmak gerekiyor. Merak edilecek bir şey yok, sonuçları ortada. Bunlar geçici zevkler… Sonuçlarına bakmak gerekiyor.

Kullananların kimi sokakta, kimi tuvalette ölü bulunuyor. En sevdiğiniz arkadaşınız bile olsa uzak durun.

Tedavisi zor. Destek almak gerekiyor. Bu, tek başına yapılabilecek bir şey değil. Eğer annem, Adsız Alkolikler gibi kuruluşlar olmasaydı, sadece kendi isteğimle iyileşemezdim. Kesinlikle Aile desteği çok önemli. Doktorlar ve sözünü ettiğim kuruluşlardan da yararlanmak gerekli.

Eşimle madde kullanırken tanıştım. O satıcıydı ben alıcıydım. Tedavim süresinde görüşmedik, ara verdik. “Evlenirim ve onu kurtarırım” diye düşünmüştüm. Evleneli bir yıl oldu, şuna kanaat getirdim: O istemediği sürece ben hiçbir şey yapamıyorum, bir bağımlıyla yaşamak daha zormuş. Kendi bağımlılığımı unuttum. Onunla uğraşıyorum. O da tedavi oluyor. Beraber oyalanmaya, zor günlerini atlatmaya çalışıyoruz. İki bağımlının aynı evde durması çok zor, çok tehlikeli. İkisi de pimi çekilmiş bomba gibi…

*************

Tanrı kimseye bunları yaşatmasın. Bu okuduğumuz milyonlarca vakadan sadece ikisi mümkünse etrafımıza, gözümüz açık ve yüreğimiz sevgiyle bakalım inşallah. Çünkü onlar bizler kadar şanslı değiller…

İyi tatiller.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme