'Ya beni seçersiniz ya da seçimi bozarım'

31 Mart 2019 yerel seçimi yaklaştıkça, kaybetme korkusu içinde olan adaylar ve taraftarları hırçınlaşıyor. Rakipleri hakkında...

31 Mart 2019 yerel seçimi yaklaştıkça, kaybetme korkusu içinde olan adaylar ve taraftarları hırçınlaşıyor. Rakipleri hakkında olmadık iftiralar atıyor. “Çamur at, izi kalsın” örneği hayali suçlar uydurup rakibini seçmenlerin gözünden düşürmek istiyor. Durum o hale geldi ki, seçilebilmek için belaltı dahil her türlü vuruş serbest. Ne vicdan kaldı ne insaf. Karşındakini kötüle de nasıl kötülersen kötüle durumuna geldik maalesef. Rakip değil sanki düşman var karşısında. Bazı adaylar ise, ‘ya beni seçersiniz ya da seçimi bozarım’ havasında.

İktidarın gücünü elinde tutanlar, bu gücü kaybetmemek için rakip partilerin adaylarına bu güne kadar eşi benzeri görülmedik şekillerde dört koldan saldırıyorlar. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yurdun değişik yerlerinde bunun örneklerini görüyoruz.

Hele o yandaş televizyonlar işin suyunu çıkarıyorlar. Kendilerinden yana olan adayların yanlışını doğru, karşı tarafın adayların doğrusunu yanlış göstermek için büyük gayret sarf ediyorlar. Orantısız güç kullanıyorlar. Medyanın görevi olayları tarafsız duyurmak olmasına rağmen taraf oluyorlar. Devlet televizyonu bile taraf olmuş durumdadır. Bu yüzden aklı başında birçok insan televizyon izlemekten bıkmış durumdadır. Hele o liderlerin birbirlerine söyledikleri sözler yok mu, yenir yutulur gibi değil. Bunları televizyonlardan izlerken utanç duyuyor insan.

Oysaki bu bir yerel seçimdir, iktidar değişmeyecek, hükumet değişmeyecek, cumhurbaşkanı değişmeyecektir. Sadece yerel yöneticiler seçilecektir. Bu günler gelip geçecek. Seçimlerden sonra baş başa kalıp yüz yüze bakacağız. Seçimlerden sonra birbirimizin kapısını açıp evlerimize girmeyelim mi? İnsanları bu kadar ayrıştırmanın kime faydası olur?

Seçimler demokrasinin bayramıdır, deniliyor. Bayramda insan birbirini kırar mı? Bize hizmet edecek olan yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Bize hizmet edecek olan kişiler ya kendileri aday oluyor ya da partileri tarafından aday gösteriliyor. Aday kaç tane olursa olsun, seçilecek olan bir kişidir. Kazanmak da var kaybetmek de. Seçime giren herkes kazanmıyor. Bunu bile bile seçime giriyorsan kaybetmeyi de kabulleneceksin. Kaybetmeyi saygıyla karşılayabilmelisin. Kazansa da kaybetse de edebini bozmamalı insan, çamurlaşmamalı, çamur atmamalı. Seçim gelip geçecek. Seçimlerden sonra biz bize kalacağız. Ağızdan çıkan sözler geri alınmıyor. “Onu demek istemedim de, yanlış anlaşıldım da” gibi kıvırmalar hatayı düzeltmiyor, kırgınlığı gidermiyor. Bırakın ortamı germeyi, ayrıştırmayı, düşmanlaştırmayı, çamur atmayı da bize hizmet edecek olan kişileri bayram havası içinde seçelim. Seçilen her kim olursa olsun bize hizmet etsin. Oy veren oy vermeyen ayrımı yapmasın.

Sevindiricidir ki, Ödemiş’te seçim çalışmaları karşılıklı anlayış içinde geçmektedir. Adayların şimdiye kadar birbirlerine çamur attığını ne gördüm ne de duydum. Dilerim sonuna kadar böyle gider. Birbirinden değerli iki aday dükkanıma geldi. İkisine de başarılar diledim. Daha kaç aday var bilmiyorum. Onlar da gelirse kapımız açık. Hepsini ayakta, saygıyla karşılarım. Yeter ki, kapımızdan içeri girmeye yüzleri olsun. Onları da severek kabul eder, başarılar dilerim.

Sekiz gün sonra sandıklar konacak. Adımız hangi sandık seçmen listesinde kayıtlı ise o sandığa gidip oyumuzu “Hayırlı olsun” diyerek kullanacağız. Büyükşehir Belediye Başkanı, şehrimizin Belediye Başkanı, İl Genel Meclisi Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri ve mahallelerimize muhtar ve ihtiyar meclisi üyeleri seçeceğiz. Şimdiden kolaylıklar dilerim. Oy kullanmak hepimizin vatan görevidir. Özgür irademizle sandığa gidip bize kim daha iyi hizmet eder diye düşündüğümüz kişilere oyumuzu vereceğiz. Hayırlı olsun.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme