Üzgünüm başkanım, hitabetten kaldınız

Çok naif, zarif bir hanımefendi, geçtiğimiz haftalarda mensup olduğu bir partinin kadın kolları başkanı olarak kadın...

Çok naif, zarif bir hanımefendi, geçtiğimiz haftalarda mensup olduğu bir partinin kadın kolları başkanı olarak kadın cinayetleri ile alakalı basın açıklamasında bulundu.

Bağlı bulunduğu partinin kadınlarını da temsilen yaptığı basın açıklamasını o kadar başarısız buldum ki şaşkınlığımı gizleyemedim.

Yönetici olarak seçilmiş ve o mevkiye getirilmesi uygun görülmüş birinin hiç konuşulmaması gereken en basit yetkisinin hitabet olduğunu düşünüyorum çünkü birilerinin düşüncelerini etkileyebilmek, birilerinin düşüncelerine yön verebilmek ve düşüncelerini törpüleyebilmek, hitabet yetkisinden geçer.

Bir kağıda bağlı kalarak ‘üstelik bir kadınken’ kadına yönelik şiddeti konuşamamak, doğru cümleleri seçememek ve bütün bunlar, umarım o naif ve zarif hanımefendinin kendini süzgeçten geçirmesine sebep olmuştur. Umuyorum ki beraberindeki diğer kadınlarla arasında bu konu tartışılmış ve daha iyi olabilmek adına çalışmalar başlamıştır. Aksi takdirde ben bu güruhun bu ilçeye ve vatandaşlara hizmet verebileceğini düşünmüyorum.

Ülkede çok sayıda koltukta o koltuğu hak etmeyen çok sayıda insanın oturduğuna hep birlikte şahit olduğumuz şu günlerde umarım dış görünüşü ile naif, zarif ve asil izlenimi veren bu kadın kolları başkanımız, kendine dersler çıkarabilmiştir.

Ayrıca bir metne bağlı kalarak yapılan hiçbir konuşmanın samimi ve dolu gelmediğini de buradan söylemek istiyorum. Kişinin kendi fikirleri değil de başka bir ağızdan, düşünceden çıkan fikirleri bir başkasına empoze edebilme durumu sizce mümkün mü?

Mesela ben, bu sebepten Sağlık Bakanımızın açıklamalarını da inandırıcı bulamıyorum. Aynı cümleyi çevirerek aktaracak olursam inandırıcı bulmuyor oluşumun sebeplerinden biri de sürekli bir metne bağlı kalarak yaptığı okumalar geliyor bana. Akıcı olmayan, vurgusu olmayan her bir konuşması, ses tonunu öylesine kötü yönde etkiliyor ki inandırıcılığı da bir o kadar azalıyor. Bir bakanın konuşması, pekala akıcı olmak zorunda!

Hal böyleyken ben, bu konuyla alakalı yetkinliği yeterince gelişmemiş insanların önemli mevkilerde bulunmasını hiç hoş karşılamıyorum. Kişisel olarak kendini geliştirememiş insanların kişileri, grupları, kitleleri etkileyebileceğine inanmıyorum.

Hoş, ben sabaha kadar da inanmasam ne olacak sanki? Ama huyumdur, içimde tutamam.

Umarım en kısa zamanda size bahşedilen o kıymetli koltuğun en basit yetkinliği adına ayna karşısında çalışmalar yapmaya başlarsınız. Aksi takdirde ben buradan size seslenmeye devam edeceğim.

Bakmadan Geçme